Has Kullar
Has Kullar
295- Kuran’da ki her bir ayet hikmet dolu olduğunu bilir. Kim güzel düşünmek, güzel davranmak, güzel yaşamak, güzel ölmek, güzel hatırlanmak, güzel dirilmek istiyorsa ilham kaynağının Kuran olması gerektiğinin şuurunda olduğundan, tüm insanlığı bu güzellikle tanışmaya davet eder. Güzel insanlardan olmanın temel dinamiklerinin; günde beş kez Rabbi ile söyleşmekten, kendisinin sahip olduğu nimetleri ihtiyaç sahipleri ile paylaşmaktan, ölümden sonra yaşanılan hayatın hesabının sorulacağına kat’iyetle inanmaktan geçtiğini, bu güzel inanç ve ibadetlerin onu kurtuluşa erdireceğini bilir. Bunu bilmek onu her şart ve ortam da bilinçli, emin ve sakin tutar. Rabbinin ona öğretmiş olduğu muhteşem hikmetlerle, hayatı bir bilge gibi yaşar.
296- Ahirette rezil olacak olanların dünyada hiçbir ilmi delile dayanmadan safsatalarla, insanları Allah’ın yolundan saptırmaya çalışarak ve dinin tüm değerleri ile alay ederek ömürlerini tükettiklerini ve tüketmeye de devam edeceklerini bilir. Bu kötü amaçları için çok para akıttıklarına defaatle şahit olur. Dünya hayatında Rabbine ve Rabbinin kitabına meydan okuyanların, mahşeri unutmuşcasına yaşıyor olmalarından kendine dersler çıkarır. Onların batıl inanışları için bile, onca para akıtıp, emek harcadıklarını gördükçe, Rabbine nasıl daha iyi bir kul olacağı, dinine nasıl daha iyi hizmet edeceği konusundaki gayretini arttırır. Çevresindeki kardeşlerinide bu ve bunun gibi konularda teşvik ederek, istişare ederek, yardımlaşarak, bir ömür Alemlerin Rabbinin taraftarı olmak için çalışıp yorulmayı göze alır. Cennetin onun ve onunla birlikte gönülden doğruya teslim olanların dinlenip, eğlenip, mutluluğun zirvesini tadacakları bir yer olarak, sakinlerini beklediğini bilir. Bu müjdeyi henüz dünyada iken Rabbinden almak ,onu inanılmaz heyecanlandırır.
297- Batıl hayatı tercih edip beğenenleri, ne zaman Kuran ile uyarmaya kalksa, sanki duymuyor gibi davranıp, kibirlendiklerine şahit olur. Onları bu hallerinin sonunun azap olacağına dair uyarır. İnsanın duymak istemediği herşeye karşı, nasılda sağır gibi davrandığını görmek onu irkiltir. Bu nedenlede onlara hiç bir konuda benzememek için duyduğu, bildiği, okuduğu, öğrendiği her bir gerçeğe, yüreği ile teslim olmakla kalmayıp, hayatına yansıtır. Bilipte bilmezden, duyupta duymazdan, görüpte görmezden gelenlerden olmamak için, her tercihinde, her takibinde, her plan ve projesinde imanının kalitesi ile farkını fark ettirir.
Hatice Dilek CENGİZ
- Published in Makalelerim
Gurbet Psikolojisi
GURBET PSİKOLOJİSİ
Develerin tellal, pirelerin berber olmadığı,
Kaf dağının ardından gelenlerin beklenmediği,
Saraylar, tahtlar, taçlar , ipekten ve atlastan giysiler,
Zümrütler, yakutlar, inciler,
Şelaleler, ağaçlar, çiçekler,
Güzelin ekilip, zarafetin, nezaketin, asaletin kök saldığı,
Umudun, huzurun, sevincin filiz verdiği,
Dostun, kardeşin, evladın etrafımızı sarıp sarmaladığı,
Peygamberlerin, şehitlerin, salihlerin sohbete daldığı,
Sevenin, sevilenin, yürekten sevilmek için bir ömür bekleyenin,
Yüzünde güller açtığı,
Yenilenin içilenin zahmetsiz enerjiye döndüğü,
Irağın yakına, acının hazza, yorgunluğun bitimsiz sefahate dönüştüğü,
Sesin müziğe, sözün müjdeye, bedenin eşsiz güzelliğe ulaştığı,
Terin, tozun, pisliğin,yokun yok olduğu,
Varın varlığının sınırsız, tahayyüle sığmayan,
Umulanın çok ötesinde bir eşsizlikte sunulduğu,bir dünyanın gurbetindeyiz!
Dünyadayız ,sınavdayız , çoğu zamansa bilip yapmadıklarımız yüzünden firardayız Rabbim!
Şu gün, şu ay, şu bayram hürmetine,
Şu canım,şu tevbem, şu duam acziyetiyle,
Ahir Zaman da, Ahiretine göçerken , Ahirimiz Cennetin,
Rızan, hoşnutluğun olsun diye yakarıyoruz.
Bunu başarmak için senden yalnız senden;
Coşturan bir iman,
Hayırlarda koşturan amel,
Şehadetle biten bir son diliyoruz.
Biliyorum bütün bunlar ne sözle,
Ne samimiyetsiz eylemle,
Ne meşakkatsiz bir ömürle kazanılmaz.
Senden zorumuzu kolay,
Çabamızı sürekli,
Niyetimizi amelimizden çok daha hayırlı kılmanı diliyoruz.
Can yakan, kafa kesen, işkence eden,
Suçlayan, yargılayan, aşağılayanlar,
Zalimler, hainler ve sapkınlar,
Her köşe başını nasıl tuttuysa,
Senden senin yardımını,
Katından indireceğin nişanlı melekelerini,
Hayattan çok, ölümü seven mücahit ve mücahidelerinle,
Bize vaat ettiklerini diliyor,
Eğer bizi buna ehil görürsen bizim ellerimizle,
Yok eğer bu mücadele bizim gücümüzü aşan bir hal ise,
Yerin ve göğün orduları biliyorum ki senin elinde,
Biz senden seni ve senin vaat ettiklerini diliyoruz Rabbim.
Yavrularım ,kardeşlerim, ümmetim acılar içinde.
Biz yanıyoruz, biz yakarıyoruz, biz umuyoruz Rabbim!
Gurbetinde olmak bayram bile olsa işte böyle bir şey!
Sana arz ediyoruz halimizi.
Çünkü sen bizim velimizsin, vekilimizsin.
Merhametlilerin en merhametlisi olan Rahman ve Rahimimizsin.
Duyan, gören ve bilensin.
Yaptığın her işi hikmet üzere ve mükemmel yapansın.
Bize nusretini yaşat Rabbim!
Amin!
Hatice Dilek Cengiz
Yaşam Koçu-Gıda Müh.Yazar
“Sarp Yokuş II” adlı eserinden alıntıdır.
- Published in Makalelerim
Has Kullar
Has Kullar
292- Allah’ın ihlasa erdirilmiş kulları müstesna, şeytan ve dostlarının Cehennemlik olduğunu bilir. Şeytanın hilelerine kananların Rablerine eş koşan müşrikler olduğunun farkındadır. Kimsenin kendini ‘şeytana uydum’diyerek kandırmaması gerektiğini, Rabbine uymak yerine şeytana uymayı tercih etmiş olduğunu, bunun da Allah katında kabul edilebilir bir mazeret olmadığını, net bir şekilde anlatır. Çünkü çok iyi bilir ki şeytan imanında ihlası yani samimiyeti, ciddiyeti, hassasiyeti yakalayan ve Rabbinin hoşnutluğunu kaybetmek istemeyenleri azdıramaz. Hayata dair her şeyi çok önemseyip, ahirete dair konuları es geçenlerin, dinlerini hafife aldığının şuurundadır. O da bu gibileri çok ciddiye almayıp, yapacağından, söyleyeceğinden onlar için vazgeçmez. Rabbini hafife alanların, hafife alınmayı hak ettiğini bilir ve bu kilşilere ona göre muamele eder.
293- Allah’tan gayrısını yüceltip putlaştıranların ‘Eğer bize de kitap verilseydi, elbette biz de ihlaslı kullardan olurduk!’ deyişlerine aldırmaz. Bilir ki son indirilmiş kitaba rağmen, onu inkar edenler yine bu gibilerdir. İleride tüm gerçeklerin ortaya çıkacağı güne dek, ağzı olanın konuştuğu bir dünyada , çoğu insanın boş konuştuğunun ve boş şeylere adanmış bir hayat yaşadığının hep farkındadır. Her konuşanın, talepte bulunanın, vadedenin, sözünde durmadığını ve durmayacağını, ayet ayet Rabbi ona öğretmiştir. Bu nedenle de lafa karnı toktur. Sırf konuşmuş olmak için konuşan, sormuş olmak için soran ve sürekli mazeret sıralayanlara karşı temkinlidir. Tecrübeleri bu kişilerle yola çıkılmayacağını, çıkılsa da yolda kalınacağını, yol arkadaşlarını çok ince eleyip sık dokuyarak seçmesi gerektiğini, yaş aldıkça daha net fark ettirmiştir.
294- Zaferin Allah’ın takdirine bağlı olduğunu, Rabbinin ordularının her asırda üstün geldiğini ve geleceğini bildiğinden, onların yaptıklarına, söylediklerine, sataşmalarına aldırmaz. Sadece dikkatle takip eder. Hazırlıklı ve uyanık davranır. Uyarılanların sonunun acı olacağını bildiğinden, uyarıldığı tüm hükümleri yaşamaya devam ederken, öğüt fayda vereni de, güzel ve etkili bir dille uyarmaya devam eder. Kötü sona karşı uyarmamış olmamak adına ne gerekiyorsa yapar ki Rahman’ın huzurunda hiç değilse o kendine düşeni yapmışlardan olsun.
Hatice Dilek Öztürk
- Published in Makalelerim
Has Kullar
Has Kullar
289- Hayatta iyi kimseler oacağı gibi, kötülerin ve kendine açıktan açığa kötülük edenlerin de olacağını bilir. İyiliğin kişiye göre değişecek bir olgu olmadığını bilir. İyilik herkesçe kabul görecek ahlaki, insani ve dünyevi duruş, hal ve eylemi gerçekleştirecek bir duygu
durumunun sonucudur. Bu duygu durumunu sürekli korumak, ona göre bir erdemdir. İyiliğin yapsam da olur yapmasam da denilerek yapılamayacağından, ‘hiçkimse yapmasa da, yahut taktir etmese de ben yapmalıyım’ denilerek yapılacak, olumlu davranışlar bütünü olduğunu bilir. Kötülüğün ise tarife bile gerek kalmayacak şekilde herkesçe çok iyi bilindiğinin şuurundadır. Hayat boyu tek hedefi iyilikler derleyip, iyilikler ekip, kötülerin kötülüklerine gücü yettiğince engel olabilmektir.
290- Bazen sorumluluktan kaçmanın insanın başına çok daha büyük dertler açacağının farkındadır. Aslında sorumluluk almayı veya sorumluluk verilmesini, dert olarak algılamanın, başlı başına bir sorun olduğunu anladığı gün, sorumluluklarının onu korkutmaması gerektiğini de fark etmiştir. Öyle ya sorumluluk verilmekte, sorumluluk almakta kendine güvenin veya ona güvenildiğinin alameti olduğundan, bunun bile tek başına onu mutlu etmesi gerektiğini hatırlamalıdır. Bu güne dek aldığı sorumlulukların hakkını vermediği her olayda, kendini sıkıntıya sokacak olayların içinde kaldığını görmüştür. Bu olaylardan da başkalarını suçlayarak değil ancak nerde hata yaptığını düşünüp bulduğu zaman sıyrılıp çıkabildiğini tecrübe etmiştir.
291- Ağır imtihanlardan çıktığında kendisini yorgun, halsiz, zayıf hissetmesinin normal olduğunu bilir. Elbette insan olmak ve insan kalmanın ciddi bir mücadele gerektirdiğinin farkındadır. Hataların insan için olduğunu bilmek, hatalarından ders alarak ilerlemek onun hayat prensibidir. Bilir ki tekrarlanan hatalar:
– Tam anlamıyla ders alınmayıp yinelenen davranışlardan
– Kendisi dışında herkesin suçlu görüldüğü anlardan
– Yapılan hata basit görüldüğünden
– Bilmediği yahut eksik bildiği bir konuyu bile, bilirmiş gibi davranarak yaşamaya kalkıldığından,
– Pek çok insanın aynı hatayı umarsızca sürdürüyor olmasından
– Zaaflara ya da duygulara esir olunduğundan
– Hata yapmayı alışkanlığa dönüştürdüğünden
– Doğru yaptığını zannettiğinden
– Nefsin yahut şeytanın tuzağına düştüğünden
kaynaklandığını bilir.
Hatice Dilek Öztürk
- Published in Makalelerim
Has Kullar
Has Kullar
286- Rabbinin azim sahini her kulu, Allah adına canından geçmeyi göze aldığında, müşriklerin tuzaklarından kurtaracağını bilir. Tıpkı Musa as, İbrahim as. ve sihirbazlıktan muvvahhidliğe yükselip, doğru seçim yaparak, Allah’ın korumasına giren sihirbazlar gibi. Buna benzer pek çok yaşanmış örneğin mevcut olduğu kitabı, onun için kalıcı, değiştirici ve dönüştürücü izler bırakan bir kılavuzdur. Ömrü boyunca yolu, yolun sahibinden öğrenmenin emniyeti ile, kolay ve başarı dolu bir yolculuktur ‘hayat’ onun için. Elbette zorlandığı ve zaman zaman başarısının düştüğü anlar da olacaktır. Bütün bunların insan oluşundan kaynaklandığını bildiğinden kendini aciz, yenik yahut tükenmiş hissetmeden yola devam edebilir daima. Çünkü yolun sahibi yol boyunca ona görünen (aile, eş, dost, kardeş, evlat vs) ya da görünmeyen( melekler) ile destek vereceğini vaadetmiştir. İşte bu onu gayret ve dua ikilisinin dengesinde tutar. Kendi soyunun da uslu, yani akıllı, yani aklını hakkıyla kullanır olması için bile Rabbinden böylesi evlat diler. Duasında bile pervasızca sözler sarf etmez. Ne istediğine, niye istediğine, ne şekilde istemesi gerektiğine özen gösterir. Rahman katında özel kullardan olabilmek için; her işini, her sözünü, her niyetini özenle seçmesi gerektiğinin şuurundadır.
287- Örnek bir ebeveyn olmak için, yaşanması gerekeni uzun uzadıya anlatarak, tekrar tekrar uyararak, baskı yaparak değil, sadece yaşayarak, yaşantısıyla saygı ve güven uyandırmalıdır. Evladı da yürekten Allah’a teslim olmuşsa, birlikte güzel işler yapabileceğinin fafkındadır. Zorluklarla mücadele edecek sabrı ise, ancak ihlaslı kulların gösterebileceğinin farkındadır. Fakat evladı bile olsa kimsenin ihlaslı davranmasını sağlayamayacağının bilincindedir. Çünkü ihlasın kimseye ihsan edilemeyen, ancak dileyene Rahman’ın ihsan ettiği muazzam bir farkındalık bilinci olduğunu bilir.
288- Kulun Rabbine kulluğunu ispatladığı her an, fazlasıyla rahmete gark edileceğini bilir. Bununla da kalmayıp, şanının kendinden sonrakiler arasında bile süreceğini Rabbi ona müjdelemiştir. Bu nedenle iyiliğin toprağa ekilen bir zeytin ağacı gibi, asırlar sonra bile meyvesini vermeye devam edeceğini, iyilik sahibinin yer ve gökte namını yükselteceğini bildiğinden, eylemlerinin neticelerini uzun soluklu almayı hedefler. Bilir ki iyiliklerin hatırda kalmasını sağlayacak olan Rahman’dır. Ona düşense iyi olmak, iyi kalmak ve iyi olarak göçmektir.
Hatice Dilek Öztürk
- Published in Makalelerim
Has Kullar
Has Kullar
283- Mahşer günü zelil halde insanların birbirlerini suçlayacaklarını bilir. Bir kısmının diğerlerine : ‘Siz bize sağdan gelirdiniz.’ ( Şirin görünürüp bizi aldatırdınız.) derken. Diğerlerinin: ‘Siz zaten inanmıyordunuz. Bizim sizi zorlayacak gücümüzde yoktu. Fakat siz azgınlardandınız.’ diyerek kendilerini savunacaklarını, kitabı ona öğretmiştir. Azdıranların: ‘Biz sizi azdırdık. Çünkü zaten biz de azgındık.’ deyişleri ona hayli manidar gelir.’ Öyle ya kendisi azmayanın, kimseyi azdıramayacağını, azmamış olanı ise, kimsenin zorla azdıramayacağını’ Rabbi kitabında çok açıkça anlatmıştır. Azan ya da azdıranların azapta ortak olması, onu dünyada yumurta mı tavuktan, tavuk mu yımurtadan tarzındaki gereksiz polemiklere girmekten alıkoyar. Önemli olanın sonuç olduğu fakat sonuca götüren eylemlerin aslında sonucu otamatikman doğuracağı, herkesin ektiğini biçeceği şuuruyla yaşamak, onu niyet ve akıbet konusunda hassas davranmaya sevk eder.
284- Allah’tan başka ilah yoktur dediğinde kibre kapılan kişilerin, ateşin yolcusu olduğunu bilir. Bu nedenlede onlara, kızmaktan öte acır. Bu, filmin sonunu bilen insanın, sahnelere çok farklı bir gözle bakabilmesini sağlar. Bu yüzden de daima dingindir. Dünyada bazen evde, bazen işte, bazen bir eğitim de, bazen tanışlarla, bazense yabancılarla konuşurken sohbet arası ahiretin, dirilişin, kıyametin hiç düşünmeden ve korkmadan inkar ediliverişine şahit olur. Ve sonra Kuran’da bu kişilerin Cehennemdeki halleri canlanır beyninde. Ve bu hale düşmekten Rabbine sığınır. Ve bir ömür bu hale düşmemek için ve düşmek üzere olanlardan kimi kurtarabilirim gayreti ile çalışır. Çünkü asıl gayretin Cehennemden kurtuluş gayesi için olması gerektiğini, insanlarınsa dünyevi pek çok basit konuyu bundan çok daha fazla önemsediğini, kaygılanıp korkup tedbir aldığını bilir. Onların bu rahatlığı ve umarsızlığı yüreğini sızlatır.
285- Bazı beyinsiz insanların, kendi yonttuğu şeye tapacak kadar kendilerini küçültmeleri ona çok garip gelir. Fakat bu garip insanların, inançlı insanları garip bulduklarını, hatta garip bulmaktan da öte inancından dolayı zulmettiğini görmek, duymak, okumak ona boş durmaması, aksine tuzak kuranların tuzaklarına düşeceği ana dek ne kadar fazla kişiye gerçeği, aklın yolunu, Rabbimi anlatabilirimin derdine düşürür. Sahte ilahların güçsüzlüğünü düşündükten sonra, Rabbinin gücünü, kudretini, ilmini her hatırladığında, emniyet ve huzur hissi tüm yüreğini doldurur.
Hatice Dilek Öztürk
- Published in Makalelerim
Has Kullar
Has Kullar
280- Namazı, ibadetleri, hayatı ve ölümü Alemlerin Rabbi Allah içindir. Her iş, oluş ve niyette süreci inancı ile yönetir. Gösterişin, abartının, hilenin, isteksizliğin, laçkalığın, ruhsuzluğun, vicdansızlığın, pisliğin, çirkinliğin onun hayatında yeri yoktur. Ne için neyi feda edeceğini, neden önce neyi öncelemesi gerektiğini, neyle neyin bir araya geleceğini, neyin neysiz anlamını yitireceğini, neyi, ne kadar, nasıl ve kim için yapması gerektiğini bildiğinden; kaosa, bunalıma, çaresizliğe, anlamasızlığa düşmeden emin, tutarlı, güçlü ve sağlıklı kararlar alır ve ilerler. Engeller onu engelleyemez. Çünkü o hep daha çok sıçraması için bir basamak görmüştür, birilerinin engel saydıklarını. Hep daha çok sıçrayacak gücü vardır. Çünkü gücünün kaynağı inancının ona öğrettiği ‘çalışana karşılığı mutlaka verilecektir’ müjdesidir. ‘Hayat, yaşam ve ölüm arasında ok gibi hedefi on ikiden vurmaya adanmaktır!’ ona göre. Ve şehadetse, Altın Vuruşun gerçekleştiği o muhteşem an. En büyük başarı ve elbette en güzel ödül.
281- Rabbinin her şeyin ama yaratılmış her şeyin ilahı olduğunu bilir. Ve elbette yaratıcısından başka yöneyici aramaz kendisine. Herkesin yaptıkları ile neler kazanacağını, yapmadıkları ile neleri kaybedeceğini Rabbi ona öğretmiştir Kutsal Kitabı Kuran’da. Hiçbir suçlunun bir başkasının günah yükünü çekmeyeceğini bildiğinden, cezasına dayanması mümkün olmayan işlere girişmez. Giriştiğinde ise, tevbe etmeden kendini kandırarak, birilerinin onu kurtarabileceğini ummaya kalkmaz. Dünya da çözümsüz kalan tüm anlaşmazlıkların, Rahman’ın huzurunda kurulacak mahkemede, nihai karara bağlanacağını bilir. Bu yüzden de, bile bile sanık sandalyesinde oturmak zorunda kalacağı işlerde ısrar etmez.
282- Şeytanların son Peygamber Muhammed as. gelmeden Mele-i Ala’dan haber aldıklarını fakat sonra bu kapıların kapanıp kovulduklarını kitabından öğrendiği için, Cinlerden gayba dair bilgi öğrenme peşine düşmez. Gaybı bilmediklerini, bir şey öğrenebilen olduysa da, onun da yok edildiğini bildiğinden, mantıksız ve tehlikeli eylemlere girişmez. Gayptan haber verdiğini iddia edenlerin hezeyanlarına kulak asmaz.
Hatice Dilek Öztürk
- Published in Makalelerim
Has Kullar
Has Kullar
277- Aklı erene kadar yetimin malına iyi niyetle yaklaşır. Asla o büyümeden harcamaya ya da üzerine geçirmeye kalkmaz. Ölçerken, tartarken adil olur. Çıkarını düşünmez. Rabbinin kimseye gücünün üstünde yük yüklemeyeceğini, eğer üzerine bir sorumluluk düştü ise hakkını vermesi gerektiğini bilir. Acizmiş gibi, mecbur değilmiş gibi, başa kakarmış gibi davranmaya yükten kaçmaya çalışmaz. Söz söylediğinde haktan asla sapmaz. Neyse onu söyler. Neyse onu anlatır. Taraf tutup kimsenin mağdur olmasına sebep olmaz. Hiç kimse ona Allah’tan daha yakın olmadığına göre, hiçkimse için adaletten taviz vermez. Allah’ın düşünmeyi farz kıldığını bildiğinden her işini düşünerek yapar. Hayrı düşünüp hayra niyet etmekle bile, hayır kazanacağını bildiğinden, kendini bu güzel düşünce sistemiyle yaşayıp, ayakta, yahut oturur, hatta yatar halde iken bile. ecir kazanmaktan mahrum etmez.
278- İslamın dosdoğru yol olduğunu bildiğinden, bildiğini okumakla kalmaz, bildiği ve inandığı doğruları yaşar. Sadece ama sadece Rabbinin emirlerini kayıtsız, şartsız, tartışmasız kabul eder. Harici tüm yol, yöntem, ilke, prensip, düşünce sisteminin tartışılabilir olduğunu bilir. Dayatmalara yahut propagandalara aldırmaz. Sakınılması gereken her şeyin kitabında tek tek anlatılıp öğretildiğini bilir.
279- Din hakkında tartışıp görüş ayrılığına düşenlerden ayrılır. Onlarla ilişkisini keser. Onların işinin Allah’a kaldığını bilir. Kimseye bu yüzden dünyada ceza vermeye yahut bedel ödetmeye kalkmaz. Allah’ın onlara din hakkındaki bu yanlışlıklarının hesabını soracağını çok iyi bildiğinden, bu tiplerle kısır, sığ, anlamsız tartışmalara girmez. Onurluca bu ortamlardan uzak kalır. Dinin izzetini muhafaza eder.
Hatice Dilek Öztürk
- Published in Makalelerim
Has Kullar
Has Kullar
274- Leş, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına kesilmiş hayvan dışında hiçbir şeyin haram olmadığını bilir. Bu sayılanları hiç bir zaman tüketmez. Bilinçli bir tüketici olup, yediği içtiği ürünlerin helal ve temiz olması konusunda takvaya uygun davranır. Başkasına zarar vermemek ve sınırı da aşmamak üzere bunlardan yemek zorunda kalırsa da Rabbinin bağışlayacağının müjdesi kitabında ona öğretilmiştir. Allah’ın bunları neden haram kıldığı üzerinde tefekkür eder. Maddi ve manevi kirlenmeye neden olacak bu tür ütünleri tüketenlerin, nasıl yedikleri pis gıdalar gibi kirlendiklerinin, duygu ve düşüncelerinin bozulduğunun, fiziksel ve psikolojik sağlıklarını kaybettiklerinin
farkındadır. Elbette insanın kimyasını bozan bu tür şeylerin, bir hikmet üzere yasak edildiğinin şuurundadır. Bu yüzden de Rabbine daima şükran duyar.
275- Ayetleri yalanlayan ve ahiret gününe inanmayanların arzularına uymaz. Rabbine eş tutanların böyle davranacağını bildiğinden bu tür insanlara bağlanmaz. Onlardan emir almaz. Onların isyan ve inkar kokan söylemlerine ehemmiyet vermez. Onun için din, dinin hükümleri, ahiretin varlığı tartışma konusu değildir. Kimsenin keyfi için Rabbinin emrini es geçnez. Dokunulmazlarına dokunan, sataşan, hafife alanlarla sınırların net belirlendiği ilişkiler kurar. Asla boyun eğmez. Ezik yahut silik bir duruş sergilemez.
276- Allah’ın şirk koşmamayı, anne babaya iyilik etmeyi, geçinemem diyerek çocuklarını öldürmeyi, kötülüğün açık ya da gizlisine yaklaşmamayı, Allah’ın yasakladığı cana haksız yere kıymamayı emrettiğini bilir. Şirkin her çeşidinden kaçınır. Ebeveynine iyilik için elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışırken, diğer kardeşlerim niye yapmıyoru sorgulamaz. Onlar için yaptığı hiç bir iyiliği çok görmez. Rızık derdine düşüp farklı yöntemlerle neslini katletmez. İnsanlar arasındayken de yalnızken de Rabbinin gözetiminde oldığunun şuurundadır. Haram olan hiçbir katlima ortak olmaz. Kimse için haksız yere kimsenin canına kıymaya kalkmaz. Kuran da ki her bir ayet üzerinde derinlemesine düşünüp öğüt almayı, kişisel gelişiminin ilk basamağı sayar. Böylece ‘öğüt fayda veren kullar’ listesine adını yazdırır.
Hatice Dilek Öztürk
- Published in Makalelerim
Has Kullar
Has Kullar
271- Beyinsizlikleri yüzünden beyinsizce çocuklarını öldürenler ve Allah’ın kendilerine verdiği rızkı, kendi kendilerine haram edenlerin, kendi nefislerine tapan sapkınlar olduklarını bilir. Ne manen ne de fiziksel anlam da çocuklarını öldürmekten, öldürmeye meyletmekten, öldürmek için var güçleriyle uğraşanlara teslim edip, sonra da ellerini oğuşturanlardan olmaktan Allah’a sığınır. Böylesi insanların doğru yolda olmadığını ve bu hal üzere yaşamaya devam ederlerse bu hal ile öleceklerinin şuurunda olarak onlarla ilişkilerine bir seviye belirler.
272- Gelir kaynağı her ne ise kazandığında yahut ürünü topladığında zekatını ve sadakasını geciktirmeden verir. Kazancını çarçur etmez. Rabbinin israf edenleri sevmediğini bilir. İsrafınsa bir şeyi yerinden etmek, hakkını vermemek, batıl iş ve niyetle kullanmak, haddi aşacak şekilde harcamak, gereği gibi şükretmemek olduğunu bilir. Nimetin hakkını cinsi türünden Allah’ın emrine uygun harcayarak ve infak ederek verir. İsrafın her türünden kaçınır. Veren el olabilmek ve kalabilmek için didinir.
273- Allah’ın yarattığı her nimetin helal ise bir faydası olduğunu bilir. Kendine onu bunu bahane ederek haddi
aşmaz. İfrat ve tefritten uzak durur.Hiçbirşeye’çok’meyletmediği gibi ‘hiç’ diyecek kadar da uzak durmaz.Tüm aşırıkların ona şeytanlarca ve şeytanların dostu olmuş insanlarca fısıldandığını bilir. Bu nedenle de hem içinde nefsi ile, hem de ailesi, akrabaları ve sosyal çevresi ile şeytanı dost edinmekten, her anında bilinçli seçimler yaparak, şeytanı ve dostlarını asla hafife almadan, sımsıkı Rabbinin kitabına sarılarak, kavli ve fiili bir izzetli duruşla, daima Allah’a sığınır.
Hatice Dilek Öztürk
- Published in Makalelerim