Bir Soru Bir Cevap

Soru : Hayat nedir?

Cevap: Kötülerin kötülükleri ile mücadelede sabırlı ve azimli olma, iyilerin iyiliklerine misli veya daha fazlası ile karşılık verme, her şart ve ortamda has bir kul olarak kendine yakışanı yapmayı başarmaktır.

Hatice Dilek Cengiz

Yaşam Koçu

Bir Soru Bir Cevap

Bir Soru Bir Cevap
Soru: Kimin sözü Allah katında makbuldür?
Cevap: Lafla peynir gemisi yüzdürmeyip, söylediğini yapanların ve yaptığını söyleyenlerin.
Delil mi?
Kuran: Fatır Suresi 10
‘Güzel söz O’na yükselir. Onu yükseltecek olansa salih ameldir.’
Hatice Dilek Cengiz

Bir Soru Bir Cevap

Bir Soru Bir Cevap
Soru: Kim bir hatayı iki kez tekrarlamaz?
Cevap: Mümin!
Hz.Muhammed ‘Mümin bir delikten iki kere ısırılmaz.’ buyurarak Mü’mini basiretli, ferasetli davranmaya davet ediyor. Bu da ancak hata yapıldığında neden yaptığınızı bulup tekrarlamamaktan geçer değil mi? Eğer tekrar tekrar aynı hataları yapıyorsak, henüz iman kalbimize yerleşmemiş demektir. Ya Rahman! Kalplerimize imanı razı olduğun şekliyle yerleştir. Amin
Hatice Dilek Cengiz
Yaşam Koçu – Gıda Müh. – Yazar

Bir Soru Bir Cevap

Bir Soru Bir Cevap
Soru: Ne zaman konuşmalı, ne zaman susmalıyız?
Cevap: Doğruyu biliyorsak ve duymamışlarsa konuşmalı, daha önce söylenmiş ve fayda etmemişse susmalıyız. Emin olun susmak sizin izzetinize izzet katarken, etrafınızdakilerin niyeti iyi bile olsa, ameli kötü ise; onları düşündürür akıllarını başlarına getirir. Niyeti ve ameli kötü ise; sizi daha büyük acılardan ve kötülüklerden korur. Beni uyar diyeni uyarmak inancın ve insanlığın gereği iken, istemeyeni uyarmak nefsin ve şeytanın oyunudur bilesiniz.
Yaşam Koçu
Hatice Dilek Cengiz
www.huzuryasamkocu.com

Bir Soru Bir Cevap

Bir Soru Bir Cevap
Soru: Hangi konuda nasıl karar vermeliyiz?
Cevap: Allah’ın hükmettiği bir konuda kim ne derse desin Allah’ın emrine itaat etmek için, Peygamberin bu hükmü nasıl uyguladığına bakarak eyleme geçmeli, eğer hüküm olmayan mübah bir konu ise; ‘Ne zulmetmeli ne de zulme rıza göstermeliyiz!’
Hürmeti hak edene hürmet etmeli, etmeyene hak ettiği ile muamele etmeliyiz.
Hatice Dilek Cengiz

Bir Soru Bir Cevap

Bir Soru Bir Cevap
Soru: Nasıl mutlu olunur?
Cevap: Allah’ın hoşnutluğunu kazandıracak güzel şeylere niyet ederek ve bu güzellikleri yaşayarak!
Önemli Not: Bu güzellikler Kuran’da tek tek anlatılmıştır.
Mutlu okumalar …
Hatice Dilek Cengiz
Yaşam Koçu – Gıda Müh. – Yazar

Kötülük Yapmak Kolay

KÖTÜLÜK YAPMAK KOLAY

Kar taneleri tek başına ne kadar da yumuşak ve hoş değil mi? Ama sert bir kartopuna dönüştüğünde veya çığ adıyla zirvelerden kaymaya başladığında, nasıl da beyaz bir ölüme dönüşüyor. İnsani fakat kötü eylemlerimizi birer kar tanesi varsayarsak, bizi sarıp kuşatmadığı sürece donmayız diyerek avunsak yahut biri yaptığımız kötülüklerin altında kalıp ölmedikçe sorun yok desem, hata etmiş olmaz mıyız?

Kötülük eşittir ölüm yahut katletmek diyebilir miyiz? Ya öldürmemeyi ama aynı zamanda güldürmemeyi de hedefliyorsa birileri yani işkence ediyorsa, kendince “Rahmet say öldürmüyorum ya!” diyorsa? İşte bu zulmü bir çeken bilir, bir de çektiren, bir de her şeyi bilen!

Gökten üç elma düşse, biri iyilerin başına, ikincisi kötülerin, üçüncüsü kötülüğün yayılmasını isteyenlerin başına. Birinciler hariç, son ikisi bu elma ile zehirlense desem o zaman cenneti dünyada istemiş ve haddi aşmış olurum değil mi? Dünya kurulalı beri iyiler ve kötüler hep oldu, hep olacak biliyorum. İçimi acıtan gerçekleri, bir kez daha belleğimin gün yüzüne çıkmasına neden olan nefsim, nefsimi körükleyen şeytan, biliyorum. Üzülüyorum insanca ama çaresiz olmadığımı çok iyi bilmenin kuvveti ile yönümü Allah’a dönüyorum. Dua frekansında kalıp o en özel anı yakalamaya gayret ediyorum.

Ne olur şu andan itibaren tatil planları, düğün, bayram, gezi, üniversite, kariyer, davet, yarışma, v.b gibi dünya zevklerine yatırım yapmaktan çok daha fazlasını, ahiret için yapsak. İçimizdeki kötülüğe teşvik eden sinsi şeytana değil vicdanın müşfik ellerine bıraksak merkezi kontrol sistemimizi. Nefsimiz doludizgin koşmaktan yorulmadan, dünya adına ve yaşlanıp iş işten geçmeden, bir yatağa hareketsiz mahkûm olmadan ya da ansızın ölümle burun buruna gelmeden, artık kendi varoluşuna adasa kendini, hepimiz…

Başkalarının ne yaptığı ya da ne yapmadığından çok kendi yaptıklarımızı gözden geçirip kötülük adına ne varsa listeden silmek için çabalasak. Bugün farklı bir ben olma yolunda, bir adım atsak. Öldüğümüz gün, en büyük ödülü yani cenneti kazandığımız gün olsa. Kötülerle yollarımızı bu dünyada ayırmanın hazzını, tüm hücrelerimizde hissetsek. Herkese söz geçirme çabamızı bırakıp kendi cennetimizin kaskosunu kendi irademizle imzalasak. Kaybetmeye değil, kazanmaya ayarlasak tüm gayretimizi. İyilerden olup iyilerle haşrolsak.

Ne güzel olurdu değil mi? Öyleyse bugün kendinize bir hediye alın, Adı Kur’ân olsun. Çünkü bilin ki o, iyilerin kitabı! En iyinin, tüm iyilere çağlar öncesinden gönderdiği hediyedir o. İyilerin destansı kıssaları sizi tutuştursun.

Kötülerin kötülüklerinin nasılını, niçinini, iyilerin asil mücadelesini ve zafere giden yolun kilometre taşlarını bir bir yüreğinize koyun. Asrın bir iyisinin de siz olduğunuzu ispatlamanın en iyi yolunu bulmak için yorulun. En az kötüler kadar yorulmuyorsak iyiyim demeye utanmayı bilenlere, kardeşçe bir tavsiye.

Hatice Dilek Cengiz

Yaşam Koçu-Gıda Müh.-Yazar

‘Sarp Yokuş ‘ adlı kitabından alıntıdır.

Evleneceğiniz Kişi Denginiz Mi?

EVLENECEĞİNİZ KİŞİ DENGİNİZ Mİ?

Ben sıralayayım da varın siz düşünün gerisini.

İnsan dengi diye düşündüğünden ne bekler ki?

Şunları değil mi?

İtikadi birliktelik.

Aynı davaya gönül verme.

Gönül vermekle kalmayıp baş ve mal vermeye de gönüllü olma.

Bunu dille söylemek yetmez,

Hal diliyle de ispatlamak.

Hal öyle bir şeydir ki,

Sözün önüne geçer kardeşler.

Mangal da kül bırakmamakla olmaz bu işler.

Bazı şeyler ciddiyet ister.

Hem öyle bir ciddiyet ki tartışılmaz.

Sonra ahlakta denklik.

Değerlerin, önceliklerin, hassasiyetlerin denkliği önemli.

Gelenekler, alışkanlıklar, zaaflar olmamalı kişileri yöneten.

Ardındansa nesep geliyor ki kardeşler,

Gerçekten çok önemli.

Soyun getirdiği nitelikleri kişiler ister istemez taşıyor.

İstemeden taşıdıkları ile,

Ciddi bir mücadele verenler,

Genlerinde ki kötü yönlerle verdiği bu mücadeleyi kazanabiliyor.

Fakat bu farkındalık ve derin bir kavrayış gerektirir bilesiniz.

İyi ama,

Kaç kişi de bu bilinç var ki?

Kaç kişi ben de ki şu kötü huyun kaynağı şu ve şu olabilir diyor ki?

Bu nedenle de kişilerin kendini çok iyi tanıyor olması,

Ailesinin gerçeklerinin farkında olması,

Ayakları yere basmış,

Kimlik ve kişiliği oturmuş olması elzemdir bilesiniz.

Fakat maalesef ki insanların boyunun uzaması,

Çapının artması,

Güzel ve yakışıklı bulunmaya başlanması,

Veya zaten çocukluğundan beri öyle tanınması,

Hatta bir yerlerden mezun olmuş olması,

Ya da alaylı yetişip meslek edinmesi,

Bol veya az kazanması değil ki önemli olan.

Geçinebilmesi kazandığı ile,

Harcamayı ve kazanmayı Allah’ı razı eder şekilde becerebilmesi.

Mutluluğu maddi güçte görmemesi.

Bununla birlikte maddi gücü,

Gerektiği yerde,

Gerektiği şekilde kullanabilmek için,

Güçlü olmayı istemesi gerekli.

Peki başka derseniz,

Tüm bunların yanı sıra,

Yaşam standartlarının farkında olup, her şeyi karşısındakine açıkça ifade etmeli.

Öyle hayat ne gerektirirse yaşarım,

Veya yaparımla olmaz bu işler.

Hayat bu plan ve istikrar ister.

Önce tedbir almalı, sonra tevekkül etmeli.

Tek başına rızkını kazanır halde olması da yetmez,

Sağlıklı olmakta gerekli.

Niye mi?

Sorunları saklamak kul hakkıdır bilmeli.

Sizce kaç kişi bu anlam da karşısındakilere dürüst davranmayı seçiyor ki?

Sizin için olmazsa olmaz dediğiniz şeyleri oturup düşündünüz,

Hatta günlerce düşündünüz,

Ve doğru sıralamayı yapabildiniz mi?

Bunun için sizi çok iyi tanıyan,

Ehil insanlarla istişare ettiniz,

Veya edebilecek feraseti gösterdiniz mi?

Yoksa bu kararı yalnız alacak kadar,

Bağımsız olma gereği mi duyuyorsunuz?

Neden peki?

Mazeretleriniz geçerli mi?

Bu kararın sizinle birlikte, kaç kişiyi daha etkileyeceğini düşünmüyor musunuz?

Düşünseniz de aldırmıyor musunuz?

Sahi kendinizi kime,

Ya da kimlere karşı sorumlu hissediyorsunuz?

Sorumluluk aldınız mı ki bu güne dek?

Almayı başarabiliyor musunuz?

Ya aldıklarınızın ne kadar hakkını verdiniz?

Veremediklerinizi ne kadar düzeltmek için gayret ettiniz?

Eleştiriye, tavsiyeye veya takdire olan ihtiyacınızın farkında mısınız?

Duygularınızı iyi tarttınız mı?

Düşündüklerinizin arkasında mısınız?

Yoksa sabah ayrı,

Akşam ayrı düşünecek kadar çelişkili bir insan mısınız?

Kısaca ne istediğinizi,

Neden istediğinizi,

Ne zaman istediğinizi,

Niçin istediğinizi,

İyi anladınız mı?

Gerçekten sağlıklı mısınız?

Buna dair gerekli tetkikleri yaptırdınız mı?

Sahi psikolojik sağlığınız;

Evlenmeye, eş olmaya, anne ya da baba olmaya uygun mu?

Bu konu da bir uzman görüşü aldınız mı?

Tıbbi ya da psikolojik tedavi gerektiren bir hal varsa,

İyileşmek için elinizden gelen gayreti gösterdiniz mi?

Neyi bekliyorsunuz?

Önce evleneyim gerisini sonra düşünürüm mü düşünüyorsunuz?

Bu düşüncenizin sağlıksız olduğunun farkında mısınız?

Bu iş çocuk oyuncağı değil kardeşler!

Bilmem anlatabiliyor muyum ama anlayıp ciddiye almanızı çok istiyorum.

Seçimlerinizi dünya ve içindekiler mi belirliyor?

Yoksa Rahmani öğretiler mi?

Dünya da gözünüzü dolduracak,

Kolunuza taktığınızda nefsinizi okşayacak,

Size prestij kazandıracak,

Yıllardır üzerinize kurgulanan bir masalda yedek aktör olacak,

Bir rol arkadaşı mı istediğiniz?

Yoksa baktıkça gözünüzü okşamakla kalmayıp,

Konuştukça gönlünüzü doyuracak ve ilminizi arttıracak

Veya arttırma gayretinizde yoldaşınız olacak,

Düşerseniz ve dinlerseniz kaldıracak,

Canı ile bütünleşmeyi istediğiniz kadar,

Ahirette gideceğini umduğunuz yeri de,

İsteyebileceğiniz bir eş adayını mı seçtiniz?

Onunla Allah’ın huzuruna çıkmaktan,

Onu Allah Rasulü’ne tanıtmaktan,

Gerçekten mutlu olacağınızı düşünüyor musunuz?

Onunla aynı yastığa baş koymak yetmez,

Aynı havayı solumaktan,

Yani varlığıyla huzur bulmaktan yana,

Zerre kadar tereddütünüz var ise,

‘Boş verin’ Sakın bu işe girişmeyin!’diyorum kardeşler.

Hayat bu önemli!

Üstelikte bizler iki dünyalıyız,

Hatta ahiret daha önemli değil mi?

Öyle ise inanın riske atmaya değmez!

Biliyorum hayatta her şey gibi, evlilikte risk elbette diyeceksiniz.

Fakat siz tüm elinizden geleni yapmışsanız,

Adam gibi karşısına geçip kendinizi anlatmışsanız,

Yaşamanız veya yaşaması gereken bir şeyler var diyebilirsiniz.

Rağmen olmuşsa diyecek sözüm yok lakin,

Siz eğer hiç derinlemesine düşünmeden veya gerekenleri yapmadan adımlar atmışsanız,

Ve o hem size ve hem de etrafınızdakilere ‘iyiyi’ oynamışsa,

Tabi ki günah sizden gitmiş olur.

Vebalinizi çekecektir bilesiniz.

Merak etmeyin kimsenin hakkı,ötelerde kimse de kalmayacak.

Fakat siz siz olun,

Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın!

Hayat bu,

Provası olmadığına göre,

Sakın ‘denemeye kalkmak’ gibi basit söylemlerle,

Evlenmeye kalkmayın!

Yoksa denerken denendiğinizi unuttuğunuz için,

Kaybeden olmanız söz konusu olabilir unutmayın!

Su testisi su yolunda kırılır.

Yolunuzu ve hedefinizi iyi belirleyin!

Aman kendiniz için istediğinizi,

Din kardeşiniz olan eş adayınız içinde isteyin!

Öyleyse size dua etmenin zamanı geldi diyor ve ekliyorum;

Ne mutlu Rabbi için,

Ve Rabbi adıyla seçenlere,

Ne mutlu seçtikleri ile mutlu olmayı bilenlere,

Ve ne mutlu seçmekte zorlandığı

Veya doğru ismi bulamadığı için umutla beklemekle birlikte,

İffetini korumak ve dua etmek noktasında,

Tevekkül bilincini kaybetmeyenlere diyeyim.

Ve sözlerimi,

Aminle nihayetlendireyim kardeşler!

 Hatice Dilek Cengiz

Yaşam Koçu- Gıda Müh.- Yazar

‘Sarp Yokuş II’ adlı kitabından alıntıdır.

Bir Soru Bir Cevap

Bir Soru Bir Cevap
Soru: Allah hangi nefis üzerine yemin eder?
Cevap: Kendini kınayan nefis. Çünkü kendi kusurları ile ilgileneni Allah yüceltir, başkalarını alabildiğine ayıplayıp kötüleyeni ise alçaltır ve bu gibi kimselere asla itaat etme der.
Canını nefsinin kölesi olmaktan kurtarıp, Rabbine kul etmeyi başarmaya çalışanlara yürek dolusu selam olsun.

Hatice Dilek Cengiz

Yaşam Koçu-Gıda Müh.-Yazar

Bir Soru Bir Cevap

Bir Soru Bir Cevap

Soru: Ne yapmalı nasıl yapmalıyız?
Cevap: Rahman’ı hoşnut etmeye adanmalı, nasıl hoşnut edeceğimizi O’nun kitabından öğrenmeliyiz. Ve tüm bunları yaparken içimizde hiç bir sıkıntı duymadan gönüllüce;
– İmtihanlara elsiz ve dilsiz sabretmeli (Zulme zulümle karşılık vermeden, sızlanıp şikayet etmeden ecrini Rahman’dan dilemeliyiz.)
– Günah işlemişsek hemen tevbe edip bir daha dönmemeli
– Nimetler lütfedilmişse hakkı ile şükretmeliyiz.

Hatice Dilek Cengiz

Yaşam Koçu-Gıda Müh.-Yazar