Vefaya Dair

Vefaya Dair

Yalnızlık yokluğumda var oluyorsa, varlığım anlam ifade ediyordur.

Yok muyum?
Sen de yok olduğundan ya da hiç olmadığındandır kimbilir.

Var olmak ve var kalmak yürek ister…

Yürekli kalmak ise ancak
yüreğin sahibine daima vefalıysan, mümkün.

Vefayı mı?
Tanışmamıştan beklemek beyhude.

Vefa gösterilecek bir şey değil ki gösterişi olsun.
O ancak yaşanır.

Yaşamayan mı?
Onda vefa mı aranır…
Olsa olsa aramakla harcanmış zamanlar varsa, boşa gitmesin diye af suyuyla yıkanır.

Hatice Dilek Cengiz
28.02.2021

Bir Minik Tavsiyem

Bir Minik Tavsiyem

Kim söyledi?
Neden söyledi?
Nasıl söyledi?
Nerede söyledi?
Ne zaman söyledi?
Ne söyledi?
Lütfen dikkat edin.
Pişman olmayacak bağlar kurmak veya bağı koparmak için.

Hatice Dilek Cengiz

Düşünmek İsteyenlere Kardeşçe Bir Demet Soru

Ne olursa, ne olur?

Ne olursa, ne olmaz?

Ne olmazsa, ne olur?

Ne olmazsa, ne olmaz?

Ya Mucib, Ya Hadi, Ya Raşid bize buldur.

Bize sormayı, söylemeyi, idrak etmeyi, iman etmeyi, itaat etmeyi nasip et.

Nasip ettiklerinin kıymetini bilmeyi, etmediklerine sabretmeyi, etmeyi vadettiklerine ise, hayırlarda yarışarak hak etmek için, azmetmeyi öğret bize.

Hayatımızın şifrelerini bize çözdür.

Bizi bir an olsun nefsimizin, şeytanların ve şeytanlaşmış insanların eline bırakma.

Amin.

Hatice Dilek Cengiz

5.2.2021

Minik Bir Hayat Formülü

Minik Bir Hayat Formülü
1-Üzülmeyin: Olanda hayır vardır. Düşünüp neyi, neden yaşadığınızı bulun. Olacak olanı değiştirmek için yola koyulun.
2-Öfkelenmeyin: Sadece inancınız adına öfke duyun ki safınız netleşsin. Nefsiniz içinse, asla öc duygusu hissetmeyecek kadar dinginleşin, affedin. Neden mi? Rahman’ın da sizi affetmesi için elbette!
3- Üretin: Daima ümitle gayret edin. Unutmayın siz süreçten sorumlusunuz, sonuçtan değil!
Öyle ise ÜÖÜ formülü ile mutluluklar dilerim.

Hatice Dilek Cengiz
6 Şubat 2018

İnsan Sarrafı Olmak İster misiniz?

Kardeşlerim!
İnsan Sarrafı Olmak İster misiniz?

İnsanı tanımak ve onunla olması gereken sınırları belirlemek ve artık hata yapıp yıkılmak istemiyor musunuz?
Size Kuran’ı gereği gibi okumayı tavsiye ediyorum!
Neden mi?

Çünkü Kur’an bir kişisel gelişim kitabı değildir ki yap boz tahtası gibi sizi farklı farklı doğrulara yöneltsin!

Çünkü Kur’an bir insan sözü değildir ki sadece bir asra ,bir kesime , bir kültüre hitap etsin ve eksikleri olsun!

Çünkü Kur’an bir felsefe kitabı ya da bilim kurgu senaryosu değildir ki sizi ucu açık fikirlerin ortasında kararsız ve başıboş bıraksın!

Çünkü Kur’an bir bilim kitabı değildir ki, dünden farklı bir bilgiye ulaşıldığında: ‘bilim de son nokta veya henüz nedeni bilinmeyen bir sebeple ‘gibi acziyetini itiraf etmek zorunda kalarak bize ancak insani ve sınırlı bir bilgi sunsun!

Çünkü Kur’an
Bir masal , hikaye yahut roman değildir ki! Anlatılanların bir kısmı hayal bir kısmı kurgu, bir kısmı gerçek olsun!

Çünkü Kur’an bir ekonomi kitabı değildir ki! Sizin dünya hayatınızı abad etmeye soyunsun!

Çünkü Kur’an bir münzevi yahut guru kitabı, yahut eski bir kitabe değildir ki!
Sizi yalnızca ötelerle yahut hayatın gerçeklerinden kopuk mistik düşünce kalıplarıyla yorsun!

Sözü daha fazla uzatmaya gerek duymadan arife tarif gerekmez deyip,
Artık siz siz olun;
Karşılarına melekler, ölüler ve hatta her şeyi dikip konuştursak ‘ onlar yine inanmazlar!’ denilen TAŞ’ larla uğraşmaktan kurtulun!

Niye mi?
Onlar sapmış ve saptırmaya adanmış şeytanın kulu olmuşlar da ondan!

Niye mi?
Cehaletleri paçalarından akarken ve ahirete gereği gibi inanmazlarken iki dünyalı bizleri aydınlatamazlar, çünkü kendileri henüz ışığı bulamamışlar da ondan!

İlmi Allah’tan almayan ve kendisini öldüğünde yok olacak sanandan daha ahmak kim olabilir Kardeşler!

Öyle ise haydi!
Kur’anla insan sarrafı olmaya var mısınız?
Varım diyenler ‘ varım’ desinler!
Diğerleri mi ?
Onlar önce Kuran’la dirilsinler !
Doğrusu biliyorum ki sözlerimi ölüler işitmezler!…

Hatice Dilek Cengiz

Anlaşılmak Elimizde Mi?

Soru: Anlaşılmak elimizde mi?
Cevap: Anlatmak, anlatırken de en güzel yol ve yöntemi kullanmak elimizde. Fakat bilin ki, anlaşılır kılacak olan Allah’tır. ‘Allah onda bir hayır görseydi ona işittirirdi.’ Enfal 23

Unutmayın kulağın varlığı yetmez. Dinleyip işitmesi ve hissedecek sağlıklı bir kalbi olması gerekir.

Hatice Dilek Cengiz

Ölüme Nişanlı Hayat

ÖLÜME NİŞANLI HAYAT

Ey Rabbimiz!

Bizler sana yakarmakla hiç mutsuz olmadık.

Sana yöneldiğimizde hiç darda kalmadık.

Adın tutuşan yüreklerimize esenlik,

Varlığın titreyen bedenlerimize emniyet,

Kitab’ın rehberimiz,

Peygamber’in önderimiz olduğu sürece, sırtımız hiç yere gelmedi.

Hiç ağlamaz, müjdeleşirdik vaat ettiğin cenneti görmüş gibi inanabilseydik.

Hiç gülmezdik; her anımıza şahit seni, unutmuş gibi davrandığımız her dem,

Kendi cehennemimize har eklediğimizi bilebilseydik.

Ve sevebilseydik onu, onun seni sevebildiği gibi onun bizi sevebildiği gibi

Onun ümmetim diyebildiği gibi

“Annem ve babam sana feda olsun ey Allah’ın Rasûlü!” diyebilseydik.

Fakat biz ahir zaman ümmetiyiz.

Ummadığımız anlarda yakalandık ölüme,

Ölümü düğünümüzü bekler gibi bekleyemedik, sevemedik bir türlü,

Üç günlük dünyaya, üç asırlık gibi bağlandı kalplerimiz.

Biz ebed nedir? Sınırlı kapasitemizle ölçüp biçemedik.

Hep kandık, hep aldandık, hep sandık ki, daha bitmedi, hâlâ vakit var.

Fakat umulmadık bir anda yakalandık!

Hatice Dilek Cengiz

“Sarp Yokuş”adlı kitabından alıntıdır.

Biri Bana Beni Anlatsa

BİRİ BANA BENİ ANLATSA!

Dersin adı hayat ve ben bilmediğim, tanımadığım bir gezegene bırakılmış küçücük bir zerre isem, zamanla bir şekilde şekillenmiş, büyümüş belli yeteneklere, güce, idrake erişmişsem bütün bunların bir anlamı olmalı. Ve elbette beni buraya bir amaç için gönderenin kim olduğuna, ne için gönderildiğime kafa yormalı.

Yoranlar birer yıldız olup gittiler. Sormuş olmak için değil, bilmiş olmak için sordular. Bilmekle değil, yapmakla onur duydular. Yapamadıklarında mazeret değil, dağ gibi ruhsat vardı ellerinde; çoğu zamansa canlarına bile kastedilse, ölümü düğün gibi algılayıp “An bu an, vakit geldi, şimdi kazanmak lazım!” deyip bindiler şahadet füzesine, cennete kilitlendiler.

Dersi Yaradan’dan aldılar, Peygamber’le zor sorulu testleri başarıyla tamamlayıp cennet Yerleştirme Sınavı’ndan tam puan alarak adlarını Arş’a yazdırdılar. İnsan ve cin şeytanları, düşmanları; salihler ve melekler sadık dostları oldu. Yoruldular, terk edildiler, ağladılar, zaman zaman güldüler fakat ne gevşediler ne üzüldüler. İnandıkları için hep güçlüydüler!

Ey kendini bulmak, kendine yeten bir ben olmak isteyen sen! Kalk ve bundan böyle uyarılara kulak ver, kork. Hard diskine format at, geri dönüşüm kutusundakilere ihtiyacın yok, mesaj kutunu boşalt, listene, dostlarına yeniden göz at; ekranda bir uyarı var, dikkatle oku. Cennete gitmek istediğinden emin misin? Cehennem davetçilerinden gelen tüm yolları engelle. Safını belirle, arada kalanlar ya Araf’ta kalacaklar ya da baş aşağı yuvarlanıp ateşe dalacaklar. Bu anlattığım bilgisayarda oynanan, hilelerle dolu sanal bir oyun değil. Eskiden oyun çağı diye bir kuşak vardı, atalarımız meşru da bulurlardı oynayanı ve oynananı. Çünkü çocuktular. Ya şimdi. Koca koca adamlar oynuyor. Oynadıkça küçülüyor, küçüldükçe cismi hormonlu gibi şişiyor, beyni trafo merkezi, bağlantı hatası yapıp geceyi gündüz, gündüzü gece algılıyor. Soluk benizli, keskin bakışlı, fevri çıkışlı, uyuşuk, dilini anlamakta zorlanacağımız bir ucube çıkıyor akşama doğru şehrin sokaklarına. Birinin bana neler olduğunu, bu yaratığın kim olduğunu anlatması için etrafa bakınsam da anlatacak kimseyi bulamıyorum. Öyle çoklar ki, “Gençliğim, zavallı gençliğim” deyip ağlıyor ve işte böyle zavallı gençliği yazmaya koyuluyorum. Belki hâlâ bir yerlerde, birilerine onlar ulaşmadan ben ulaşabilir miyim diye…

Hatice Dilek Cengiz

Kaybolmuş Bir Sünneti Diriltmek

Kaybolmuş Bir Sünneti Diriltmek

Kardeşlerim hepimiz insan olarak değer görmek isteriz.
Değerli olanın kıymetini bilmek er kişinin işidir elbet ama ben size kıymet bilinir olmayı seçin diyeceğim bu gün.
Nasıl mı?
Önce hepimiz ben kimim neyim ve ne olmak istiyorum desin kendine.
Sonra da cevapları kulum ve iyi bir kul olmak istiyorum ise, başlasın kendinden işe.
Lütfen acil ihtiyaç var duyurusu ile bu davetimi yayın!
Çok ihyiyaç var kardeşler işin ehline.
Hepimiz yaptığımız her işi en güzel, en özel, en özgün şekli ile yapalım ama tam yapalım lütfen!
İnanın nerde ne zaman işinin ehli, işini zevkle, dürüstçe, özveri ile yapan birini görsem ta yürekten en özel Cennetleri hak etmesi için dua ediyorum gıyabın da.
Bayansa yüzüne söylediğim de oldu ve yüzü adeta nurlandı karşımdakinin. Belli ki kimse o güne dek takdir etmemiş hiç o
kişiyi.
Bu kişi bazen bir inşaat işçisi, bazen yol işçisi, bazen otobüs şoförü, bazen taksi, bazen müdür, bazen tezgahtar, bazen genç, bazen ihtiyar olabiliyor. Mesleği, cinsiyeti, gücü, konumu değil, insanlığı beni coşturan.
Değil mi ki hala güzel insanlar var, umutlanıyorum gelecek adına.
Haydi kardeşler şu güzel yaz gününde ağustos böcekleri eğlenedursun, biz çok özel karıncalar olup Cennete varmak için yola düzülelim.
Varım diyen tüm güzel yüreklere, yürek dolusu selam olsun!

Hatice Dilek Cengiz

Kuran’ da Allah Dostu Formulü!

1-Yılmayanlar! (Y)
2-Boyun Eğmeyenler! (BY)
3-Zaaflarına yenilmeyenler! (ZY)
4-Sabredenler! (S)

AD=Y+BY+ZY+S

Ey Mucib, Ey Kerim, Ey Latif,
Ey Berr, Ey Rafi, Ey Macid,
Ey Vedud, Ey Tevvab,
Ey Afüv, Ey Bedi, Ey Raşid
Ey Veliyy, Ey Vekil, Ey Muiz olan Rabbim bize ve sevdiklerimize bu şerefi nasip eyle….
Amin!

Hatice Dilek Cengiz