İnsanlığa Davet
İnsanlığa Davet
Yaşamakla, mış gibi yaşamak arasında ki farkın farkındalığına varmak bence KULLUK!
Mış gibi yapmaktan,
Mış gibi yapanlardan,
Mışcasına yapılanlardan,
Sana sığınırım Rabbim!
Adem gibi adamlara ve Havva gibi hanımlara selam olsun!
Ne Mutlu ben müslimlerdenim deyip,
Dosdoğru bir yol tutan,
Yolda kalan,
Yola çağıran,
Yolun Rabb’ine adananlara…
Yoldan çıkan,
Yolu satan,
Yolun Rabb’ine eş koşanlara ise veyl olsun!
Cennete doğmak,
Cehennemden azad olmak,
Samimiyetle İslâm olmaksa derdiniz,
Sizleri samimiyete davet ediyorum!
Önce siz tumturaklı olduğunu sandığınız tüm mazeretlerinizden kurtulun!
Yeter artık kendinizi ve kendiniz dışındakileri kandırmaya çalışmaktan da kurtulun!
İnsanlık adına bir sesleniş bu,
Tabi hala insanlığınız kaldıysa…
İnsanca yaşamaya rağbetiniz varsa!
Yaşam Koçu
Hatice Dilek Cengiz
- Published in Makalelerim
Kendinizi sevin!
Hem öyle sevin ki!
Ne sizi doğuran anneniz,
Ne neslinizin atası babanız,
Ne doğurduğunuz evladınız,
Ne eşiniz,
Ne kardeşiniz,
Ne dostunuz,
Ne arkadaşınız,
Ne soyunuz sopunuz,
Kimse sizinle O’nun arasına girmesin!
Herkese olması gerektiği kadar değer verin. Allah’ın, “Hürmetler karşılıklıdır” dediğini; “Size düşman olana dostluk yapın, bir de bakmışsınız ki dostunuz oluvermiş” diyerek barışa davet ettiğini, “Eşleriniz ve çocuklarınız imtihan sebebidir, sabredenleri müjdele” dediğini (yani ailenin imtihan olduğunu) bilin. Eğer Allah’a ve Rasûlü’ne düşmansa, en yakınımız da olsa sevmememiz gerektiğini bilin. Peygamber’in, “En çok kime hürmet edeyim?” diye sorana, “Annene, annene, annene sonra babana” dediğini hatırlayın. Ama en önemlisi kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın. Şirk en büyük zulüm, unutmayın! Ellerimizle işlediklerimiz yüzünden gelecek, başımıza gelenler. Kendinize bakım yapın. Kırılan, dökülen, yıpranan neyiniz varsa onarın. Ve ayağa kalkın. Gözünüzün içine aynada bakın. Sonra kendinize “O senden razı mı?” diye sorun. Cevap hayırsa, artık hiç değilse siz, kimse bilmiyorsa, bilmediyse, siz kendi kıymetinizi bilin. Ölüler şehrinde dirilin, Kur’ân’ın hakkını vererek okuyun. Canı canana emanet edin!
Hatice Dilek Cengiz
- Published in Anasayfa, Makalelerim
Sevmek
SEVMEK
Kimi? Nasıl? Ne kadar? derseniz;
Üzerinde uzun uzun düşünülmeli derim kardeşler!
Önce Yaratanı sevmeli insan.
İnsan olma şerefini kuşanmış olmak istiyorsa.
Yaratanını sevmeyen,
Yaratılmışı ne kadar ve nasıl sever ki?
Hem sevgisine ne kadar inanılır ki?
Sahi sevgi ölçülebilir mi ki derseniz,
Evet, ölçülür ya kardeşler diyeceğim?
Nasıl ve nerede mi?
Kalple elbette!
Hadi öyle ise sevgi terazimizi bir güzel kuralım kalbimizin ortasına,
Sonra da başlayalım tartmaya.
Komik, hata değil mi?
İyi ama kimi, nasıl ve neye göre tartacağız değil mi?
Sevgi bu, soyut bir kavram!
Nasıl ölçülebilir ki?
Öyle ise biraz kafa yoralım bu işe ne dersiniz kardeşler?
Birinin birini sevdiğini,
Hem de çok sevdiğini,
Nasıl anlarsınız kardeşler?
Çok basit aslında!
Hâlinden, tavrından, bakışından, duruşundan, sözünden, sesinden,
İlgisinden, iletişiminden, merhametinden, muhabbetinden,
Saygısından, hürmetinden, özeninden, dikkatinden,
Sabrından, koruyup kollamasından, ihtiyaçlarını önemsemesinden,
İnce fikirli davranmasından, kırmayışından, terk etmeyişinden,
Bekletmeyişinden, kükremeyişinden, incitmemeye gösterdiği özenden
Falan filan kardeşler.
Öyle çok şey söylenebilir ki değil mi?
Gelin size çok şey söylemeden öz şeyler söyleyeyim.
Hayat bu,
Ne yöne akacağı belli değil gibi görünse de,
Emin olun akışı biz belirliyoruz irademizle kardeşler!
İradesini kontrol etmeyi başaranlar,
Çok şey kazanacak ileride.
İlerisini sakın uzak sanmayın.
Emin olun uzak değil.
Ölüm kadar yakın!
Adeta ensemizde.
Öyle ise gelin bir plan yapalım hep birlikte.
Bugünden sonra kendimizi iyi hissettirenleri sevelim öncelikle.
Niye mi?
Sevginin iyileştirici etkisi var da ondan kardeşler.
Bakın bakalım bugüne kadar kim,
Ya da kimler size iyi geldi diye,
Bir teste sokun kendinizi.
Kim size ne kattı?
Kim sizden almadan da verdi?
Kim sizinle hep vardı?
Ya da var olmanız için ne gerekiyorsa yaptı?
Kimin varlığı olmazsa olmazınızdı?
Kimsizken kendinizi yalnız, yaralı, eksik hissettiniz?
Kiminle yeşerdiğinizi,
Yeni umutlara,
Güzelliklere yelken açtığınızı,
Ya da açacağınızı hissettiniz?
Kim size gerçekten yakındı?
Kim tüm ihtiyaçlarını hiç sızlanmadan karşıladı?
Kim sırdaşınız, gönüldaşınız, kalp komşunuz olabildi?
Kim sizi hiçbir zaman veya şartta terk etmedi?
Düşünüp buldunuz mu?
Yoksa daha okurken sıralayıp durdunuz mu isimleri?
Peki, cevabınız Allah olabildi mi?
Kardeşler!
Biraz insaflı olup düşünmeniz,
Düşünmekle kalmayıp inanmanız,
İnandığınızı iddia ediyorsanız ispatlamanız gerekmez mi?
Bu nasıl bir sevgi ki,
Sahi sevmeyen sevilmeyi hak eder mi?
Siz Allah’ı sevdiniz mi ki?
Onun sevgisini hissedebildiniz mi ki?
Ona olan sevginizi ne zaman, nerede, nasıl gösterdiniz ki?
Oysa söz konusu insan ise sevdiğimiz,
Her şey ne kadar da netleşiyor değil mi?
Hani çocuk olsa anlar kimin kimi sevdiğini.
Kimin gerçekten sevdiğini,
Kimin ‘mış gibi’ yaptığını.
Kimin sevmeyi bile beceremeyecek kadar taşlaştığını!
Böyle işte kardeşler.
Aslında her şey ne kadar da şeffaf,
Bizler ne kadar da kolay, sanki çocuk kandırır gibi,
Yaşayıp gittiğimizi sanıyorduk bugüne dek!
İyi ama sormazlar mı, ya da söylemezler mi adama?
Artık çocuk değiliz ki?
Ne ben çocuğum ne de sizler öyle değil mi?
Hadi öyle ise mademki koca koca insan olduk,
Bugünden sonra önce Rabbimizi,
Sonra da birbirimizi sevelim kardeşler.
Bir şartla yalnız,
Birbirimizi severken de O’nun adına ve O’nun adıyla sevelim kardeşler!
Gerisi masal,
Gerisi hikâye kardeşler.
Gerisi inanın başı hoş bir melodi gibi geliyorsa da kulağa,
Sonunun çığlıkla bitmemesi, hani nerede ise imkânsız gibi.
Neden mi?
Çünkü sonuç ekseriyetle trajedi.
Bugüne kadar hangi seven,
Sevdiğini koşulsuz mutlu edebilmiş ki?
Mümkün değil!
Değil mi kardeşler?
Öyle ise sınırsız mutluluğa koşabilecek yarışçılar olmak lazım.
Yarışmak için tutuşanları bulmak lazım.
Aynı anda aynı yöne dönüp, hiç durmaksızın koşmak lazım.
Zaman bu öyle hızlı akıp gidiyor ki?
Sakın ha boş laflara kanmayın!
Dedim ya artık hiçbirimiz çocuk değiliz değil mi?
Selâm olsun birbirini Allah için sevip,
Sevgileriyle ebede göçmek için tüm samimiyetini ortaya koyanlara.
Arşın gölgesinde gölgelenebilecek kadar kaliteli bir sevgiyi,
Yüreklerinde hissedebilenlere ve hissettirebilenlere.
Âmin!
Hatice Dilek Cengiz
- Published in Makalelerim
Bu Yürekçe
BU YÜREKÇE
Güven verilir ve hissettirilir, telkinle güvendirmek mümkün değildir!
Bekletmek yüreğe ağır geleceğinden, insaf ehlinin işi değildir!
Dinlemek erdemin, susturmak nezaketsizin işidir!
İnanmak kalbi, ispatı kavli değil sadece, bedeni de bir duruş sergileyebilmektir!
Sevgi Rahmani bir ayettir gökten iner lakin, samimiyet toprağında ancak sürgün verir!
Kimin gerçekte ne istediği elbet sözünden değil, özündekine rağbetinden bellidir!
Hatice Dilek Cengiz
26.04.2017
- Published in Makalelerim
Ümidin Bittiği Yerde Küfür Başlar!
ÜMİDİN BİTTİĞİ YERDE KÜFÜR BAŞLAR!
Dünya bu, her şey bitebilir! Paran bitebilir mesela; daha alacak çok şeyin varken!
Sevgin bitebilir, eğer ihanete, vefasızlığa, yalana maruz kalırsan. Kolunda derman kalmayabilir, boşa kürek çektiysen. Ayağının altına muz kabuğu koyup ayağını kaydırabilir, başını yardırabilir dost bildiğin kardeşlerin, soyun, sopun, eşin, çocuğun, ailen, yedi sülalen.
Yani dünya bu, her şey bazen ters gidebilir?
Kim bilir hikmeti nedir? Belki aldığın seni zehirleyecek, sevdiğin öldürecek, kazandıkların, mal varlığın ateş, odun olup seni yakacak.
Uğruna ömür harcadığın yolun boş olduğu sana ölüm anında Azrail tarafından fısıldanacak! Sen yola düş, hikmeti ara! Bulduğunda yapış ona. Sen seni asla terketmeyene çevir yönünü. Ümit ek yürek tarlana ki, iman yeşersin.
Küfür ayrık otudur.
Tarlayı kurutur!
Ömrü çürütür!
Hatice Dilek Cengiz
- Published in Makalelerim
Kardeşlerime Kardeşçe Bir Tavsiye
Kardeşlerime Kardeşçe Bir Tavsiye
Bilmiyorum, yarın başıma ne geleceğini.
Bilmiyorum, nerede nasıl öleceğimi.
Bilmiyorum, kimin bana daha çok hayrı dokunacağını.
Bilmiyorsun hangi emelinin hayır olduğunu.
Bilmiyorsun karmakarışık rüyalarının anlamını.
Bilmiyorsun kimin gerçek dostun, kimin sinsi düşmanın olduğunu.
Bilmiyorlar, fakat bile bile zulmediyorlar.
Bilmiyorlar, yoksaymaya çalıştıkları güce, yokolamayacakları dünyada hesap verecekler.
Bilmiyorlar, gördükleri, duydukları fakat akletmedikleri için, kör olarak haşredilecekler.
Öyle ise az gülüp, arınmak için ağlamanın,
Yüreğin sesine kulak vererek teslim olup, güzel işler yapmanın,
Hakkı ve sabrı tavsiye edenlerden olarak,
Hayırlarda yarışmanın, vakti gelmedi mi kardeşler?
Geldi diyen, yüreğinde şirksiz bir imanı yeşertip,
Cennet baharlarına tohum ekenlere selam olsun.
19.03.2021
Hatice Dilek Cengiz
- Published in Makalelerim
Ben Kimim?
BEN KİMİM?
Benlik sahibi olmakla yani içinizdeki “Ben”i bulmaya çalışmakla geçer bir ömür. Ama bilirsiniz ki, arayanlar bulur. Öyleyse sevgili gençler, belki de ilk yapmamız gereken “beni,” içimizdeki bize ait o en özel şifreyi bulmaktır. Ve sonra kozmik bilinçte ne ifade ettiğimizi anlamaya çalışmaktır.
Aslıda hepimiz biriz, biriciğiz. Tıpkı matematiksel işlemlerde “elde var bir” dediğimiz gibi önce “elde var ben” diyebilmeyi öğrenmeliyiz. Çünkü beni bana yar etmek için önce beni keşfetmeli sonra sıfırlar veya daha büyük rakamlar eklemeliyiz sağına. Fakat ille de sağına. Çünkü sola eklenen sıfır ya da diğer rakamların ne anlamı olabilir ki; eğer ortada izzetle duran bir ben yoksa. Sonra bir hedef belirlemeli ki, aslında genetik kodlarımız o hedefe kitlenmiş durumda. O şifreyi çözmeli, şifre bu, zor, çözemem dememek için bir rehberden yardım almalıyız.
İşte biz, işte dünya; Hodri Meydan. Küçücük bir dünyadan, ana rahminden, kocaman bir dünyaya bırakılan türünün biricikleriyiz hepimiz. Ağlayarak doğduğumuz, baş aşağı başlayan serüvenimizde, ayaklarımız üzerinde doğrulmayı ve “Ben O’na gidiyorum, mutluyum, hoşnudum, siz de ardımdan gelin!” demeyi bilmeliyiz. Biz iz bırakmalıyız ardımızda. Gölge hayatlarla değil, gerçek kanıtlarla “görev tamamlandı” diyebilmeliyiz. Ve yepyeni bir âleme, bu kez pırıl pırıl parlayan bir çehre ile “Ben geldim, ben zaten sana geleceğimi biliyordum Rabbim” diyebilmeliyiz dimdik ayakta.
Öyleyse işte size uzun gibi görünen kısa hayat yolculuğunda temel ihtiyaç listesi;
- Rabbim; beni bana veren.
- Peygamberim; benim biricik rol modelim, örneğim, rehberim, eğitmenim, öğretmenim, liderim.
- Kitabım; tüm sınırlı aklımın sınırlarına indirgenmiş dosdoğru bilgiler.
Vizyondan kalkması mümkün olmayan, kesin yaşanmış ispatlanmış ilahî kanunlar.
4. Ve ben!
Hatice Dilek Cengiz
- Published in Makalelerim
Kardeşlerime Kardeşçe Bir Tavsiyem
Kardeşlerime Kardeşçe Bir Tavsiyem
Yaptığımız işlerde;
Gönüllü olalım.
Gönüllü kalalım.
Gönül yormayalım.
Öncelikle gönlü lütfeden El-Latif’e
Ve sonra da, kadir kıymet bilenlere.
Hatice Dilek Cengiz
- Published in Makalelerim
Kardeşlerime Tavsiyem
Kardeşlerime Kardeşçe Bir Tavsiyem
Doğru olmak yetmez
Dosdoğru olmalıyız.
Dosdoğru olmakta yetmez
Emrolunduğumuz gibi dosdoğru olmalıyız.
Çünkü ‘Yaratmak ve emretmek O’na mahsustur.’
Araf Suresi 54. Ayet
Kuran’ı Kerim.
Hatice Dilek Cengiz
09.03.2021
- Published in Makalelerim, Sözlerim
Yeğlediklerim
Yeğlediklerim..
Bilip te yapmamaktansa,
Bildiklerimi az da olsa düzenli yapmayı yeğlerim!
Verip te başa kakmaktansa,
Veremeyip te gözyaşları ile duadaşı olmayı yeğlerim!
Sevip te bir gün ihanet etmekten ve ağlatmaktansa,
Seveceğini Allah için sevsin de,mutlu olsun demeyi yeğlerim!
Görüp te görmemiş gibi yapıp yan çizmektense,
Gördüğüne müdahil olabiliyorsam düzeltmeyi, değilse seyretmemeyi yeğlerim!
İşitip te sağır kalmaktansa,
işittiğimle hakka çağırmayı, ya da hakka teslim olmayı yeğlerim!
Gülüp te yürek yakmaktansa,
Ciddiyetle edepli kalmayı yeğlerim!
Alıp ta israf etmektense,
Aldıklarımın ihtiyaçtan fazlasını infak etmeyi yeğlerim!
Bir çocuğu çocuk olduğu için kandırmaktansa,
Ondan bir çocuk kadar saf olmayı öğrenmeyi yeğlerim!
Bir yaşlıya acze düştüğü için hor bakmaktansa,
Bir gün yaşlanırsamı hatırlayıp, titremeyi yeğlerim!
Bir zalime ortak olup kazanmaktansa,
Bir mazlumla bir ömür kaybetmiş gibi olmayı yeğlerim!
Bir ilmi bilmezken bilirmiş gibi yapmaktansa,
Bir öğrenciyle aynı sıralarda olup kendimi yetiştirmeyi yeğlerim!
Bir anı zehir eden olmaktansa,
Orada hiç olmamayı, hiç tanışmamayı, hiç tanınmamış olmayı yeğlerim!
Bir garibe kötü davranmaktansa,
Bir ömür garipsenecek işler yapıp, Ahiretimi kazanmayı yeğlerim!
Varken yokmuş gibi davranmaktansa,
Olmadığım, olamadığım zamanlara bile rahmet olacak bir şeyler bırakmayı yeğlerim!
Öfkemi haksız can yakmakta kullanmaktansa,
Canımın dizginlerini tutup bir ömür sabır ehli olmayı yeğlerim!
Çok konuşup boş konuşmaktansa,
Susmakla çok şey anlatabilir olmayı yeğlerim!’
Güven sarsıp, yürek dağlamaktansa,
Çapımı iyi ölçer biçer, öyle söylemeyi yeğlerim!
Azıp, azdırmaktansa.
Uzak kalmayı, yanıltmamış olmayı, sorulunca söylemeyi yeğlerim!
Kaş kaldırıp, ağız eğip, dudak bükmektense,
Mütevazice ve sessizce hiç bilinmeden, göçüp gitmeyi yeğlerim.
Cennet satıp Cehennem satın alan halde olmaktansa,
Dünya ve içinde ki her şeyden geçip,dilemem hayırlıysa ölmeyi diler olmayı yeğlerim!
Hatice Dilek Cengiz
10.03.2017
- Published in Makalelerim