- Bilgisizlik: Doğru bilgiyi doğru kaynaktan öğrenmiyoruz, öğrensek te kulak veya gönül ardı ediyoruz.
- Bilinçsizlik: Bilgiyi ne için öğrendiğimizin şuurunda davranmıyoruz.
- İlimsizlik: Kalıcı ve güncel olanı bilmeye çalışmıyoruz.
- Cesaretsiziz: Adeta kendi gölgemizden bile korkar hale gelmiş olduğumuzu, ancak sorunlarla mücadele edemediğimizde anlıyoruz.
- İlkesizlik: Ne kendimizin ne de başkalarının haklarını gereği gibi korumuyoruz.
- Sevgisizlik: Sevilmesi gerekeni sevilmemesi gerekenden ayırt etmeyi bilmiyor, bilmeye uğraşmıyoruz.
- Güvensizlik: Değil başkalarına, önce Rabbimize, sonra ise kendimize gereği gibi güvenmiyoruz.
- Emniyetsizlik: Elimizden ve dilimizden emin olamadığımız gibi, emin insanları aramıyor, bulduğumuzda ise, şüphe duyup sorguya çekiyoruz.
- Neşesizlik: Hayata vermemiz gereken değeri hiçbir zaman vermiyor, ortamı şenlendirmeyi, seven ve sevilen insan olmayı bir türlü beceremiyoruz.
- Huzursuzuz: Yapılması gerekeni yapmadığımızdan, bir türlü tatmin olmuyoruz.
- Tatminsiziz: Rabbi değil nefislerimizi razı etmeye çalıştıkça, daha çok batıyor, bunalım takılıyoruz.
- Hürmetsiziz: Kadir kıymet bilmiyor, kadrin kıymetini tartacak teraziyi kuramıyoruz.
- Hedefsiziz: Yaratılış gayesini unutmuş gibi yaşarken, körlerle yatıp, sağırlarla kalkıyoruz.
- Besmelesiziz: Her işi O’nun adıyla ve O’nun rızasına uygun yapmadığımızdan hatalarımızı tekrarlıyoruz, neden kısır döngüye düştüğümüzü bile anlamlandıramıyoruz.
- Şükürsüzüz: Gereği gibi Rabbi anmadığımız için; olmayanı istiyor, olanı heder ediyor, olması için gayret etmiyor, olana ise yeterince ne şükür, ne teşekkür etmiyoruz.
- Sağlıksızız: Canımızı heder edip, olanı korumayarak kendi kendimizi katlediyor, katlettiklerimizi kazanmak için dilenciden beter hallere düşüyoruz.
- Seviyesiziz: Kiminle, nerede, ne, nasıl konuşulur bilmezken, peygamberi gereği gibi anlamamıza neden olacak bir hadis arşivine, mail kutumuz kadar bile önem vermeyerek, ömrümüzü leylek olmadığımız halde, çoğu zaman bilgisayar başında laklakla geçiriyoruz.
- Saygısızız: Büyük küçük, maddi ya da manevi hiçbir şey ya da kimseyi gerektiği gibi ciddiye almıyoruz.
- Terbiyesiziz: Afedersiniz diyerek bile affedilmeyecek haller sergileyip, edebi ile davranana ucube muamelesi yapıyoruz.
- Şaşkınız: Ne bildiğimizden, ne de bilmediğimizden emin olamadan, onu bunu izlemek ya da taklit etmekle bir ömrü har vurup harman savuruyoruz.
- Yorgunuz: Yükümüzü paylaşacak yürekler bulmakta zorlandığımız ya da lüzumsuz yükler aldığımız için.
- Yalnızız: Bir türlü birlikte ve organizeli olmayı başaracak nitelikte, doğru niyet ve hedefler belirleyemediğimiz için, fert fert gücümüzü boşa harcıyoruz.
- Disiplinsiziz: Yaptığımız işleri programsız yahut laubali bir havada yaptığımızdan, bir türlü verim alamıyoruz.
- Erdemsiziz: Parmakla gösterilir olmak yerine, parmakla sürekli birilerini gösterip eleştirerek, insan etiyle besleniyoruz.
- Hadsiziz: Pek çok konuda ne haddi biliyor, ne haddi takıyor, ne de haddini bildirmeyi bilmeyerek, sınırsızlığın kaosunda tükeniyoruz.
- Tevekkülsüzüz: Her şeyi kendi gücümüzün sınırları ile sınırlı sayma gafletine düşerek, ilahi yardımı hak eder hali bir türlü kuşanamıyoruz.
- Vefasızız: Günün birlik ilgiler, ilişkiler kurup gün sonunda adeta tedavülden kaldırır gibi yaşanmamış sayarak, hayatı yaşanılmaz, paylaşılmaz, katlanılmaz kılıyoruz.
- Adsızız: Yaptığımız işlerin, söylediğimiz sözlerin, tuttuğumuz yolun adımıza ve ahdimize yaraşır olası için çabalamıyoruz.
- Umutsuzuz: Saman çöpü gibi yanıp sönüveren, sığ hedeflere kilitlenip, mekiğimizi bir türlü yerinden kaldıracak iman yakıtını depolayamıyoruz.
- Basiretsiziz: Dostu düşman, düşmanı dost belleyip, hakkımızda hayırlı olanı olmayandan ayırt edecek bir Kurani birikim için, kitabımızı gereği gibi ve gereği kadar okumuyoruz.
- Azimsiziz: Reklamı olmayan hiçbir şeye pirim vermiyor, dürtme akılla iş yapılmayacağını bilmez gibi davranıyoruz.
- Müsrifiz: İnsanı, zamanı, emeği, parayı, sağlığı, sevgiyi, saygıyı dahası önümüze ne çıkarsa bozuk para gibi harcıyor, sonra da harcanmış olmaktan sızlanarak kafa şişiriyoruz.
- Eylemsiziz: Çok konuşup, çok yiyip, çok uyuyarak, tembellik hastalığının tedavisinin iş değiştirmek olduğunu bilmiyor ya da bilmezden geliyoruz.
- Kötümseriz: Başaramadıklarımızın listesini başarmak isteyenlerin gözüne sokup, herkesi kendimiz gibi sanma yanlışına düşüyoruz.
- Duasızız: Rahman’sız iş yapmanın rahmetsizliği eşliğinde, kah ağlıyor, kah gülüyor fakat kendimizi kandırmaktan bıkmaz gibi, istemek zorunda kalmadan, istemeyi bile bilemeyerek nankörleştiğimizi görmüyoruz.
- İhlassızız: O görüyor ve biliyor diye değil onlar görsünler, bilsinler, sevsinler diyerek yapılan iç hiç bir işten, bir türlü hayırlı sonuçlar almıyoruz.
- Hayasızız: Kimsenin bilmediklerini bilen bir Rabbe gereği gibi kul olmayı başaramadığımız her anda, utanılası işler yapıyoruz.
- Güçsüzüz: Kof bilgi, kof gıda, kof eğlenme yöntemlerimizden dolayı verilenleri de boş işlerde tüketerek, olan gücümüzü de harcadığımızdan sürekli kan kaybeder gibi güç kaybediyoruz.
- Kalpsiziz: Kalbi davranmayı bırakıp, beyinsizlere özenir hale geldiğimizden, beynimizin iğdiş edilmişliğini fark etmiyoruz.
- İmansızız: İnanmamız gerektiği gibi yaşamadığımızdan, şirksiz bir imanı kuşanmadığımız halde, İslam olduğumuzu sanıyoruz.
- Şahsiyetsiziz: İnsan olmayı bile becerememişken, İslam olduğumuz iddiası ile hem Rabbimizi hem insanlığı kandırdığımızı sanıp, bu koskoca yalana kimse inanmasa da biz inanmakla, aslında en büyük ihaneti kendi kendimize yapıyoruz.
“Ya Rahman bizi Yüreklerimizden tut ve hoşnut olacağın yolda yürüt! “Amin!
HAZIRLAYAN: HATİCE DİLEK CENGİZ