Hz. Ali birgün hanımı hz. Fatıma annemize : “Ya Fatıma! Dünya tatlılarından gönlün ne istiyor?” diye sordu.
Fatıma: “Ya Ali, nar istiyorum” dedi.
Hz. Ali’nin yanında hiç para yoktu.Uzun uzun düşündü. Sonra kalkıp çarşıya gitti. Biraz borç para aldı ve onunla bir nar satı aldı. Eve giderken yol kenarına bırakılmış bir ihtiyar hasta gördü.
Hazreti Ali Efendimiz o ihtiyara yaklaşıp: “Gönlün ne istiyor?” diye sordu.
O da: “Ya Ali! Beş gündür buraya atılmış duruyorum. İnsanlar geçip giderler. Kimse bana iltifat etmez. Benim canım nar istiyor.” Dedi. Hz. Ali düşündü.
“Eğer bu elimdeki narı bu ihtiyara verirsem, Fatıma narsız kalacak. Eğer buna vermezsem Cenabı Hakk’ın ayeti celilesine “Ve dilenciye gelince (onu) azarlama” (Duha 93.10) ve Rasulullah Efendimizin (sav) emirlerine muhalefet etmiş olurum” diye düşündü ve narı ihtiyara verdi. Hz. Ali, hz. Fatıma’dan haya ederek eve girdi. Fatıma, narın hadisesini öğrenince:
“Ya Ali! Sen üzülme; Allahü Teala’nın izzet ve celaline yemin ederim ki sen o ihtiyara o narı verdiğinde gönlümde, nara karşı olan iştah gitti” dedi. Ali onun bu sözleri ile ferahladı. O anda bir kimse gelip kapıyı çaldı. Ali: “Kimsin?” deyince:
“Aç kapıyı ben Selman-ı Farisi’yim” diye ses geldi. Ali kalkıp kapıyı açtı ve Selman (ra) içeri girdi. Elinde üzeri mendille örtülü bir tabak vardı. O tabağı Ali’nin önüne koydu. Hz. Ali:
“Bunu kim gönderdi?” Dedi.
Selman: “Bunu Allah Teâlâ, Resûllah’a gönderdi. Nebi Aleyhisselam da size gönderdi” dedi. Hz. Ali tabağın örtüsünü açtı. Baktı ki tabakta dokuz tane nar var. Ali dedi ki:
“Yâ Selman! Bu getirdiğin bana gönderilmiş olsaydı on tane olurdu. Çünkü Allah Teâlâ: “Kim bir iyilik ile gelirse onun için on misli vardır” (En’am 6, 160) buyuruyor. Bu ise ona uymuyor. Selman (r.a) tebessüm ederek, sakladığı bir narı da çıkarıp tabağa koydu. Ve:
“Yâ Ali! Allah’a yemin ederim ki bu narlar on tane idi. Fakat ben senin tecrübeni denemek için bir tanesini saklamıştım” dedi.
Alıntıdır…