HİÇBİR ŞEY KÜÇÜK DEĞİL!
Bir gülüş kime ve neye güldüğümüzle alakalı olarak,
Hayra veya şerre neden olabilir.
Bir bakış,
Bir söz,
Bir duruş,
Bir ifade,
Bir nida,
Bir eylem,
Bir söylem,
Bir katılım,
Bir uzak kalış,
Bir gidiş,
Bir dönüş,
Bir varış,
Bir vuslat,
Bir ayrılış,
Bir acele ediş,
Bir erteleyiş,
Bir mühür vuruş,
Bir imza atış,
Bir coşku,
Bir tiksiniş,
Bir ağlayış,
Bir dua,
Bir beddua…
Ya Cennetimiz
Ya Cehennemimiz olabilir!
Değil mi ki zerrelerimiz tartılacak,
Değil mi ki her anımızla kayıttayız,
Değil mi ki insan
‘Bu kitaba ne oluyor ki büyük küçük her şeyi kayda almış’ deyip şaşıracak,
Bizi şaşan, şaşıran, şaşırtanlardan değil,
Uman ve umduğuna nail olanlardan,
‘Ben zaten sana kavuşacağımı biliyordum!’ izzetini kuşananlardan eyle Rabbim.
Bizi bize daima sobelet,
Çoğunluğun saklambaç sandığı hayatımız bitene dek.
Çünkü:
Andolsun ki hayat bir oyun değil Rabbim.
Canı gönülden kabul edip ve iman ettiğime şahit ol istiyorum.
Çoğu zaman ben bana yetemezken,
Yetemediğim her an da yardımını diliyorum Rabbim!
Amin.
Eğer!
Kendinize gelmeniz uzun sürüyorsa,
Kendinizden,
Yani özünüzden,
Yani gerçek sizden, çok uzaklara gitmişsiniz demektir.
En kısa ve kestirme yoldan, lütfen hemen geriye dönün!
Kendinizi buldunuz mu?
Eğer buldunuzsa ona siz bari çok kızmayın.
Sevin onu,
Sarın onu,
Anlatın ona,
Ve anlayın kimseye anlatamadıklarını.
Sonra onunla birlikte dönün Rabbinize.
Yolda düştüğünüzde taşlar acıtsa da dizlerinizi,
Yoruldukça düşüp kalkmanın insaniliğini hatırlayıp,
Kardeşleriniz meleklerin kanatlarına yapışın,
Önden giden iyilerin izlerinden sakın ha bir adım bile sapmayın.
Koyun kitabı beyin ekranınıza.
Koordinatlara sımsıkı sadık kalın.
Yüreğiniz üşüdüğünde de,
Sıcaktan bunaldığınız da da,
Acıkıp susadığınızda da,
Usanç duygunuzda da,
Cehennemin dehşeti yanında ne ki,
Ya Cennetin tarifsiz güzellikleri ile kıyasla hiç sayılır deyip,
En önemlisiyse;
Sana varmak,
Seni görmek,
Seninle konuşabilmek için,
Bir ömür bekledim ben Rabbim!
Diyebilmenin onuruyla,
Sadece,
Evet başka hiç bir sebep aramadan,
Sadece bunun için ‘dayanın!’
Göz açılalı çok oldu değil mi?
Öyle ise kapanması an meselesi,
Uyanın!
Gülümsetin!
Eğer bir ömür gülümsemek istiyorsanız hayatta, gülümsetin!
Gülümsetecek,
Mutlu edecek,
Sevindirecek,
Coşturacak,
Rahatlatacak,
Ferahlatacak,
Dinlendirecek,
Eğlendirecek,
Geliştirecek,
Değiştirecek,
Yetiştirecek,
Kazandıracak,
İşler yapın ki
Yolun sonu Felah Cennetlerine çıksın!
Bağırmayın,
Kızmayın,
Kızdırmayın,
Surat asmayın,
Ezmeyin,
Üzmeyin,
Germeyin,
Aşağılamayın,
Alaya almayın,
Dövmeyin,
Sövmeyin,
Kovmayın,
Yürek yormayın ki,
Yolun sonu Gayya ya çıkmasın!
İkincilerden değil birincilerden olmanın yollarına gelince:
İman edin,
Sabredin,
Azmedin,
Akıllı,
Anlayışlı,
Sevecen,
Saygılı,
Duygulu,
Onurlu,
Edepli,
Samimi,
Cömert,
Tatlı dilli,
Sempatik,
Empatik olmak için gayret edin!
Değilse…
Arsız,
Yüzsüz,
Densiz,
Saygısız,
Umarsız,
Tembel,
Pis,
Hain,
Zalim,
Gafil,
Fasık,
Kafir öyle çok ki,
İnanın bir yenisine ihtiyacı yok dünyanın!
Öyle ise,
Biz biz olup kendimizi,
Yakınlarımızı,
Korumak ve kollamak için,
Elimizden ne geliyorsa yapalım!
Rahman kimseye kaldıramayacağını yüklemez kardeşler.
Haydi kalkın ve uyarın!
Dağların kaldıramayacağını kaldırabilir olduğumuzu ise asla unutmayın!
Hatice Dilek Cengiz
Yaşam koçu-Gıda Müh.-Yazar
“Sarp Yokuş II” adlı kitabından alıntıdır.