Bir Kudsî Hadiste Şöyle Buyurur:
“Bazı mümin kullarımın imanını fakirlik korur; onu zengin etsem ahlâkı bozulur.
Bazı mümin kullarımın imanını zenginlik korur; onu fakir etsem kalbi bozulur.
Bazı mümin kullarımın imanını sıhhat korur; onu hasta etsem edebi bozulur.
Bazı mümin kullarımın imanını hastalık korur; onu sıhhatli etsem hali bozulur.
Ben kullarımın işlerini ilmimle tedbir ederim; ben onların kalplerini ve gizli hallerini çok iyi bilirim. ”
Bir şeyin hoşumuza gitmeyişi onun kötü ve hayırsız olduğunu göstermez.
Bazen hoşlanmadığımız şeylerin içinde, daha sonra pek çok hayrın bulunduğunu görürüz.
Mümin için acı-tatlı her iş hayırlıdır.
Bazı sıkıntılar mümine manevi dereceler kazandırır; sevabını çoğaltır, onu yüce Allah’a yaklaştırır.
Bazı sıkıntılar müminin kusurlarına kefaret olur, onun günahlarını temizler.
Bazı sıkıntılar, mümini kötü işlere bulaşmaktan alıkoyar; acı onu meşgul eder, günaha ve zulme giden yolunu tıkar.
Bazı sıkıntılar mümine dünyada verilmiş bir cezadır, onu burada çeker, âhirete cezası kalmaz. Burada üzülür, orada sevinir.
Bazı sıkıntılar müminin kalbini niyaza, dilini duaya alıştırır.
Yüce Allah müminin edep içinde inlemesinden, yani samimi bir kalple Rabb’iyle konuşmasından hoşlanır; onun sesini meleklerine dinletir.
Allah kırık ve yaralı gönüllere özel olarak nazar buyurur, mahzun kullarını çok sever.”
Hadisi Şerif
“Beyhaki, el Esma ve’s sifat, 1/204”