Bir Varmış Bir Yokmuş…

/ / Makalelerim

Hayat bir masal mı gerçekten?
İçinde iyilerin ve kötülerin,
devlerin ve cücelerin,
cadıların yahut meleklerin,
dipsiz kuyuların,
göz kamaştıran sarayların var olduğu ve odalarına hapsedildiğimiz, çağdaş yaşam iğnesinde, hep şeytani projeleri üretenlerin laboratuarlarında özel olarak tasarlanmış
‘Ölene kadar uyusun’ niyeti ile aşılanmış, hiç kalkmayan kollarımız,
hiç tutmayan ayaklarımız, ve bir türlü odaklanamayan zihnimiz,
sanki Azrail’i görmeye ayarlı gözlerimiz var bizim.
Habibullah’ın ifadesi ile ‘İnsanlar uykudadır ancak öldükleri zaman uyanırlar!’

Uyku dinlenmek içinse Ey Rabbim biz hiç yorulmadık ki!

İnsan nisyandan türeyen bir kelime ise yani unutkansa, biz seni hatırlatan vahyine hiç kulak, göz ve kalp vermedik ki!

Sen bir oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık derken, biz hiç tenefüsten derse girmedik ki!

Sen kalemle yazmayı öğrettim derken, biz bizi eğiten olarak seni seçmedik ki!

Sen bir dil ve iki dudak verdim derken, biz adınla, adına, adını yani seni anlatıp sana davet etmedik ki!

Sen arıdan, kutan, sinekten misaller verip uyarırken, biz kayadan deve çıksa, deniz yarılsa, ateş suya dönse, bıçak kesmese, çöl çağlasa zemzemle, gök gürleyerek seni ansa, ‘Ey yer suyunu yut. Ey gök sende tut!’ dediğin andan beri bizi adalarına yerleştirdiğin yeryüzünde sana hakkı ile tabi olamadık ki!

Korkular sardığında benliğimizi duaya sığınmadık ki!

Kötü kopyaları olduk birbirimizin,
asırlar öncesinde bize sunduğun insan-kul-peygamber üçlüsünü nefislerimize sindiremedik ki!

Sen acıkmadan yemeyin, doymadan kalkın derken sofradan, biz genişlemiş midelerimizi azla

tatmin edemedik ki!

Sen harama yaklaşmayın, bataklığın etrafı bile tehlikelidir derken biz keloğlanın dev anası gibi ayağımıza bir de taş bağlayıp düştük günah bataklığına,bir türlü çıkamadık ki!

Sen her duyduğunuza, her gördüğünüze, hissettiğinize inanmayın, kulak göz ve kalp sorumlu

derken, biz haberi fasıktan dinlemekten ,okumaktan vazgeçmedik ki!

Evlerimiz ölüler evine döndü, Kur’an okunan, namaz kılınan mekanlar haline sokamadık ki!

Ne işimizde, ne aşımızda, ne düğünümüzde, ne cenazemizde, ne sevdiğimizde,ne nefretimizde, ne itaatimizde,ne isyanımızda, ne gülmemizde, ne ağlamamızda,ne kazanmamızda, ne harcamamızda bir türlü dengeyi yakalayamadık ki!

Biliyorum tüm bu yolların, kaybolmuşlukların, boşlukların, bitmişliklerin, taşkınlıkların ve yalnızlıkların arasında, sen bizi yardımsız bırakmazsın!
Biliyorum Sen merhametlilerin en merhametlisi!

Sahipsizlerin sahibisin…

Tuzak kuranların en hayırlısısın!

Üzerimize oynanan tüm tuzaklarını sen boz, onların tuzaklarında onları boğ, gırtlaklarından mü’min kanı geçirmeye alışmış vampirleri,sen yerin dibine geçir, onların mallarını yok et!

İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helak etme, bizi katından bir güçle destekle, bize indireceğin her türlü hayra muhtacız.

Biliyorum Sen bizi terk etmez ve darılmazsın ki!

Hatice Dilek Öztürk
Yaşam Koçu-Gıda Mühendisi-Yazar
e-mail:hdilek.huzur@gmail.com
www.huzuryasamkocu.com