DİN NEDİR?
Hayat denizinde yüzerken, denizin Rabbini her daim hatırda tutmak, kasırgalardan O’nun azametine sığınmak!
Karada yol alıyorsak, yerin dibine geçirilenlerden olmamak için uyarılarına kulak, göz ve gönül vermek!
Bir dil ve iki dudak ile daima dilini ıslak, kalbini açık tutmak!
Güzel sözü, salih amelle kanatlandırıp O’na uçmak!
Tüm korkuları, zatının korkusuyla eritmek.
Tüm sevgileri rızasına bağlamak, gazaplandıracak olanlarından affına sığınmak!
Her şeytanî vesveseyi, Rahmânî öğreti ile mat edip dimdik ayakta, kıyamda kalmak.
Yalnız O’na bel bükmek!
Yalnız O’na boyun eğmek!
Yalnız O’na yakarmak!
Hesabı O’nun ince ince tuttuğunun bilinci ile
Hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı nimetlere ermek için
Gerekirse işten, aştan, eşten, evlattan, anadan, babadan, dünyadan vazgeçmeyi göze almak,
Güzel olan her şeyi dünyada tüketmeyerek,
Geceleri, indirdiği nurla, secdelerde gözyaşları dökerken,
Seherlerde, dua dua işlerken umut kaftanını,
Gündüzleri uzun uğraşıların içerisinde, ihmal etmeden namazını,
Dosdoğru terazi ile tartıp insanların mallarından eksiltmeden,
Hainliği meslek edinmiş,
Alabildiğine ayıplayan,
Söz getirip götüren,
Sonra da kulağı kesik (kötülüğü nam salmış) olanlarla ilişkilerinde, mü’min bir delikten iki kez ısırılmaz ilkesi ile davranıp “İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizi de helâk etme ya Rab” diyebilmek için
Aslandan ürküp kaçan yaban eşekleri gibi
Haktan gelen uyarıya kulağını sağır, gözünü kör, kalbini kılıfta tutanlara, Kur’ân ile büyük bir mücadele verip
Peygamber ve arkadaşları gibi dar geldiğinde dünya, “Allah’ın yardımı ne zaman?” diyenlere “Allah’ın yardımı çok yakın!” deyip
“Kalkın ve ilahlarınıza sahip çıkın!” diyen batıl toplumlara inat
Yolunda bir duvarın tuğlaları gibi saf saf dizilenlerle, aynı safta yer alarak
Göklerin ve yerin ordularını yanına katarak;
“Rabbin seni terk etmedi ve darılmadı da!”
“Sen kendine bak, sapmış olanın sapması size zarar veremez!” hükmünü hatırlayıp
Sabır ve namazla yardım dilemeye devam edip mücadeleye hazır ve uyanık olmak;
Herkesin yan çizdiği anlarda bile uzlaşmaya kalkmadan;
“Bana Müslümanların ilki olmam emredildi!” diyen İbrahim gibi azim sahibi olmak,
“Hayatım ve ölümüm, namazım ve ibadetlerim Âlemlerin Rabbi Allah içindir!” diyebilmek,
Mahşerde bizden kaçacak olan; eş, kardeş ve soy uğruna kendini helâk etmeden;
Dünya ve içindeki her şeyi vermeyi teklif edeceği bir azapla karşılaşmamak için;
Kimseye gücünün üstündekini yüklemeyen, herkesten mizacına-meşrebine göre amel bekleyen,
Kimseye muhtaç olmayan, muhtaç olunan Rabbe,
Nimetten hesap vereceğinin bilinci ile
Kapkara bir yüz, gömgök bir göz, hırıltılı bir ses, yüzüstü sürünen bir bedenle çıkmak yerine;
Işıldayan bir çehre, nur saçan uzuvlar, tertemiz bir amel defteri ile Mevla’ya bakıp seyre dalanlardan olabilmek için;
Gelin hep birlikte; Allah’ın Kitabı ile evlerimizi diriltelim!
Ölüler arasında diri kalıp ölümü öldürüp “şehid” olalım!
Eğer samimi isek davamızda, “Din samimiyettir!” diyen Peygamber’e tabi olup
Aklımız nisbetinde, O’na kul olalım.
Selam olsun!
Yolunda canından ve malından geçerek şahadete and içenlere.
Ve selam olsun!
Şehid olma sırasının kendisine gelmesini bekleyenlere!…
Hatice Dilek Cengiz
‘Sarp Yokuş’ adlı kitabından alıntıdır.