EVLENECEĞİNİZ KİŞİ DENGİNİZ Mİ?
Ben sıralayayım da varın siz düşünün gerisini.
İnsan dengi diye düşündüğünden ne bekler ki?
Şunları değil mi?
İtikadi birliktelik.
Aynı davaya gönül verme.
Gönül vermekle kalmayıp baş ve mal vermeye de gönüllü olma.
Bunu dille söylemek yetmez,
Hal diliyle de ispatlamak.
Hal öyle bir şeydir ki,
Sözün önüne geçer kardeşler.
Mangal da kül bırakmamakla olmaz bu işler.
Bazı şeyler ciddiyet ister.
Hem öyle bir ciddiyet ki tartışılmaz.
Sonra ahlakta denklik.
Değerlerin, önceliklerin, hassasiyetlerin denkliği önemli.
Gelenekler, alışkanlıklar, zaaflar olmamalı kişileri yöneten.
Ardındansa nesep geliyor ki kardeşler,
Gerçekten çok önemli.
Soyun getirdiği nitelikleri kişiler ister istemez taşıyor.
İstemeden taşıdıkları ile,
Ciddi bir mücadele verenler,
Genlerinde ki kötü yönlerle verdiği bu mücadeleyi kazanabiliyor.
Fakat bu farkındalık ve derin bir kavrayış gerektirir bilesiniz.
İyi ama,
Kaç kişi de bu bilinç var ki?
Kaç kişi ben de ki şu kötü huyun kaynağı şu ve şu olabilir diyor ki?
Bu nedenle de kişilerin kendini çok iyi tanıyor olması,
Ailesinin gerçeklerinin farkında olması,
Ayakları yere basmış,
Kimlik ve kişiliği oturmuş olması elzemdir bilesiniz.
Fakat maalesef ki insanların boyunun uzaması,
Çapının artması,
Güzel ve yakışıklı bulunmaya başlanması,
Veya zaten çocukluğundan beri öyle tanınması,
Hatta bir yerlerden mezun olmuş olması,
Ya da alaylı yetişip meslek edinmesi,
Bol veya az kazanması değil ki önemli olan.
Geçinebilmesi kazandığı ile,
Harcamayı ve kazanmayı Allah’ı razı eder şekilde becerebilmesi.
Mutluluğu maddi güçte görmemesi.
Bununla birlikte maddi gücü,
Gerektiği yerde,
Gerektiği şekilde kullanabilmek için,
Güçlü olmayı istemesi gerekli.
Peki başka derseniz,
Tüm bunların yanı sıra,
Yaşam standartlarının farkında olup, her şeyi karşısındakine açıkça ifade etmeli.
Öyle hayat ne gerektirirse yaşarım,
Veya yaparımla olmaz bu işler.
Hayat bu plan ve istikrar ister.
Önce tedbir almalı, sonra tevekkül etmeli.
Tek başına rızkını kazanır halde olması da yetmez,
Sağlıklı olmakta gerekli.
Niye mi?
Sorunları saklamak kul hakkıdır bilmeli.
Sizce kaç kişi bu anlam da karşısındakilere dürüst davranmayı seçiyor ki?
Sizin için olmazsa olmaz dediğiniz şeyleri oturup düşündünüz,
Hatta günlerce düşündünüz,
Ve doğru sıralamayı yapabildiniz mi?
Bunun için sizi çok iyi tanıyan,
Ehil insanlarla istişare ettiniz,
Veya edebilecek feraseti gösterdiniz mi?
Yoksa bu kararı yalnız alacak kadar,
Bağımsız olma gereği mi duyuyorsunuz?
Neden peki?
Mazeretleriniz geçerli mi?
Bu kararın sizinle birlikte, kaç kişiyi daha etkileyeceğini düşünmüyor musunuz?
Düşünseniz de aldırmıyor musunuz?
Sahi kendinizi kime,
Ya da kimlere karşı sorumlu hissediyorsunuz?
Sorumluluk aldınız mı ki bu güne dek?
Almayı başarabiliyor musunuz?
Ya aldıklarınızın ne kadar hakkını verdiniz?
Veremediklerinizi ne kadar düzeltmek için gayret ettiniz?
Eleştiriye, tavsiyeye veya takdire olan ihtiyacınızın farkında mısınız?
Duygularınızı iyi tarttınız mı?
Düşündüklerinizin arkasında mısınız?
Yoksa sabah ayrı,
Akşam ayrı düşünecek kadar çelişkili bir insan mısınız?
Kısaca ne istediğinizi,
Neden istediğinizi,
Ne zaman istediğinizi,
Niçin istediğinizi,
İyi anladınız mı?
Gerçekten sağlıklı mısınız?
Buna dair gerekli tetkikleri yaptırdınız mı?
Sahi psikolojik sağlığınız;
Evlenmeye, eş olmaya, anne ya da baba olmaya uygun mu?
Bu konu da bir uzman görüşü aldınız mı?
Tıbbi ya da psikolojik tedavi gerektiren bir hal varsa,
İyileşmek için elinizden gelen gayreti gösterdiniz mi?
Neyi bekliyorsunuz?
Önce evleneyim gerisini sonra düşünürüm mü düşünüyorsunuz?
Bu düşüncenizin sağlıksız olduğunun farkında mısınız?
Bu iş çocuk oyuncağı değil kardeşler!
Bilmem anlatabiliyor muyum ama anlayıp ciddiye almanızı çok istiyorum.
Seçimlerinizi dünya ve içindekiler mi belirliyor?
Yoksa Rahmani öğretiler mi?
Dünya da gözünüzü dolduracak,
Kolunuza taktığınızda nefsinizi okşayacak,
Size prestij kazandıracak,
Yıllardır üzerinize kurgulanan bir masalda yedek aktör olacak,
Bir rol arkadaşı mı istediğiniz?
Yoksa baktıkça gözünüzü okşamakla kalmayıp,
Konuştukça gönlünüzü doyuracak ve ilminizi arttıracak
Veya arttırma gayretinizde yoldaşınız olacak,
Düşerseniz ve dinlerseniz kaldıracak,
Canı ile bütünleşmeyi istediğiniz kadar,
Ahirette gideceğini umduğunuz yeri de,
İsteyebileceğiniz bir eş adayını mı seçtiniz?
Onunla Allah’ın huzuruna çıkmaktan,
Onu Allah Rasulü’ne tanıtmaktan,
Gerçekten mutlu olacağınızı düşünüyor musunuz?
Onunla aynı yastığa baş koymak yetmez,
Aynı havayı solumaktan,
Yani varlığıyla huzur bulmaktan yana,
Zerre kadar tereddütünüz var ise,
‘Boş verin’ Sakın bu işe girişmeyin!’diyorum kardeşler.
Hayat bu önemli!
Üstelikte bizler iki dünyalıyız,
Hatta ahiret daha önemli değil mi?
Öyle ise inanın riske atmaya değmez!
Biliyorum hayatta her şey gibi, evlilikte risk elbette diyeceksiniz.
Fakat siz tüm elinizden geleni yapmışsanız,
Adam gibi karşısına geçip kendinizi anlatmışsanız,
Yaşamanız veya yaşaması gereken bir şeyler var diyebilirsiniz.
Rağmen olmuşsa diyecek sözüm yok lakin,
Siz eğer hiç derinlemesine düşünmeden veya gerekenleri yapmadan adımlar atmışsanız,
Ve o hem size ve hem de etrafınızdakilere ‘iyiyi’ oynamışsa,
Tabi ki günah sizden gitmiş olur.
Vebalinizi çekecektir bilesiniz.
Merak etmeyin kimsenin hakkı,ötelerde kimse de kalmayacak.
Fakat siz siz olun,
Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın!
Hayat bu,
Provası olmadığına göre,
Sakın ‘denemeye kalkmak’ gibi basit söylemlerle,
Evlenmeye kalkmayın!
Yoksa denerken denendiğinizi unuttuğunuz için,
Kaybeden olmanız söz konusu olabilir unutmayın!
Su testisi su yolunda kırılır.
Yolunuzu ve hedefinizi iyi belirleyin!
Aman kendiniz için istediğinizi,
Din kardeşiniz olan eş adayınız içinde isteyin!
Öyleyse size dua etmenin zamanı geldi diyor ve ekliyorum;
Ne mutlu Rabbi için,
Ve Rabbi adıyla seçenlere,
Ne mutlu seçtikleri ile mutlu olmayı bilenlere,
Ve ne mutlu seçmekte zorlandığı
Veya doğru ismi bulamadığı için umutla beklemekle birlikte,
İffetini korumak ve dua etmek noktasında,
Tevekkül bilincini kaybetmeyenlere diyeyim.
Ve sözlerimi,
Aminle nihayetlendireyim kardeşler!
Hatice Dilek Cengiz
Yaşam Koçu- Gıda Müh.- Yazar
‘Sarp Yokuş II’ adlı kitabından alıntıdır.