Susma Orucu
Günlerdir süren suskunluğum üzerine bu gün konuşmak,
‘Ya hayır söyle, ya susta ki hikmeti birlikte anlamış olmak istiyorum.
Ağzı olanın konuştuğu bir dünya da,
Bazen beni bana anlatanları dinlediğimde ve yutkunarak susmak zorunda bırakıldığımda,
‘Bu ben miyim?’ gerçekten deyip ta içimden,
Koşarak ve derin bir kalp acısı eşliğinde Rabbime kaçıyorum!
‘Rabbim ben bu değilim değil mi?’
‘Orada onu şunun için, burada bunu bunun için yapmıştım!
‘İspatlamam şu an için mümkün değil ama sen biliyorsun ya, bana yeter Rabbim!’ deyip,
Susuyor susuyor susuyorum.
Kısaca kardeşler Ramazan’a veda ettiğimiz şu günlerde,
Ben artık her çaresizliğimde, Hz. Zekeriyya’nın orucunu tutmaya niyet ediyorum!
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla,
Niyet ettim hakkı söylememin bir anlamı olmadığı,
Söylendiğinde anlaşılmasını beklemek için,
Zamana ihtiyaç olduğunu fark ettiğim her anda susmayı seçiyor,
Kötü olanı söylemektense, susup sabredebilmeyi,
Kötüye uymaktansa hakta,
Kötülere uyup kötü olmaktansa,
Fazilette yarışmayı seçiyor,
Kulları tatmin edemeyeceğimin fevkinde bir kul olarak,
Bazen kendi nefsime bile yetemediğimi hatırımdan hiç çıkarmadan,
Rabbim ‘Sen beni rızanda tut!’ diyiverebildiğimde,
Ne kadar rahatladığımı hissedebiliyorum.
Yoksa ne söz bitiyor kardeşler, ne tartışacak konu.
Ne iftira bitiyor, ne tehdit, ne sorgulama.
Ne şeytanlar, ne yandaşlarının ayak oyunları.
Onlar kıyamet kopmadan,
‘Batıl için’ mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğine göre,
Ben de bana düşenin hak için mücadele etmek olduğunun bilincin de,
Şevkimin en kırık olduğu anlar da bile,
Bazen tempomu düşürüp safın sonunda kalmak pahasına da olsa,
Sürüden bir ömür ayrılmadan,
Ve Rabbim!
‘Bizi Hakkı yaşayan, Hakla tanışmakla kalmayıp, Hakla barışan ve kaynaşan,
Tüm mücadelesini en yakınları ve kardeşleri ile değil,
Allah düşmanları ile olan kullardan eyle!’ diye yalvarıyorum.
Bizi bize kırdırmak isteyenlerle; işimizi, aşımızı, malımızı, canımızı ayır!
Bizden olduğunu iddia edip, bizi bizden soğutmaya çalışanlardan eyleme!
Konuşması da susması da hikmet olan bir peygamberin ümmeti olmanın,
Hakkını verebilenlerden olmak için;
Senden insaf,
Senden katıksız iman,
Senden vicdan,
Senden izzet,
Senden kudret,
Senden hilm diliyoruz.
Senden bizim bilmeye bile gücümüzün, ilmimizin yetmeyeceği tüm hayırları diliyoruz.
Konuştur bizi Rabbim!
Gerektiğinde gerektiği şekilde,
Ve sustur düşmanlarımızı ki,
Sivri dilleri ile bizi inciteceklerin, müşrikler ve Yahudiler olacağını söyleyen sen olduğun için!
Bizi bu iki güruhun ve daha bilmediğimiz nicelerinin şerrinden ancak sen korursun.
Senin koruduğuna kimse zarar veremez Rabbim!
Göster gerçek dostlarımızı ve kardeşlerimizi ki,
Yolunda bir duvarın tuğlası olmakla kalmayıp,
Biz de kendi yürek ülkemizde,
Kendi Kabemizi yapabilelim İsmail’imizle.
Bizi İbrahim eyle ve İsmaillerle destekle Rabbim!
İbrahim olabilelim adın için,
Adın adına konuşup, adın için susmayı başarabilelim.
Boş sözün duyulmayacağı ‘o diyara’ girebilmek için,
Burada, hemen şimdi buracıkta,
Bizi dolu; dopdolu konuşanlardan eyle,
Ey kelam etme kudretiyle yaratan Rabbim!
Kudret verdiğin her eylemi senin rızan için yapmamızı bizlere ihsan eyle!
Bizi hayatı, canı, sevdiklerini, verdiklerini israf edenlerden eyleme!
Rağbetimiz sana olsun!
Yakınlığımız bizi mutmain kılsın!
Bizden hoşnut olduğun anların lezzetini, bize her iki dünya da da tattır Rabbim!
Biz sensiz yalnızız, yapayalnızız!
Bizi sensiz, sevdiklerinsiz bırakma Rabbim!
Amin!
Hatice Dilek Cengiz
Yaşam Koçu-Gıda Müh.-Yazar