
SADECE YAŞAMAYI SEÇİYORUM!
Önüme geleni almayı, yapmayı, vermeyi, tutmayı seçiyorum.
Yani anı anlık yaşamayı.
Fakat yaşarken,
Hep sapasağlam iş yapmayı,
Yani Rabbimin bas dediği yere basmayı.
Yap dediğini yapmayı seçiyorum.
Ve her doğru seçim yaptığımda,
Yardımını benden esirgemeyen,
Bir şekilde içimdeki yangına su serpen Mevlam!
Seni çok seviyorum.
Artık uzun uzun planlar yapmıyorum.
Bu günden yarına değişenleri, çelişenleri görünce ben,
Rabbim beni hakta sabitle,
Beni söylediklerini yapan,
Yaptıklarını söyleyenlerden eyle.
Yapmadıklarını söyleyip te övülmek isteyenlerden,
Yaptıklarının farkında bile olmayıp, ısrarla sürdürenlerden eyleme diyorum.
Önümde olmayanlara,
Yanımda kalmayanlara,
Halimi sormayanlara,
Sorsa da duyduklarından hoşlanmadığı için,
Sorduğuna bin pişman olmuşçasına davranarak,
Söylediğim hiçbir şeyden iki satır nasihat almayanlara,
Alsa da aldığını itiraf edemeyecek kadar gururu tavan yapanlara,
Bir çırpıda pişman olacağı kararları bile zanları uyarınca alıp,
Adam olmakla Adem olunamayacağını bilmeyenlere,
Bilmediğini bilmediği halde, bileni bilmişlikle suçlayanlara,
Gücün ve emniyetin,
Elle tutulan gözle görülen şeyler olmadığını hala anlayamayanlara,
Vazgeçilemezler listesini doğru belirleyemeyenlere,
Düşünmeden konuşanlara,
Kelimeleri boğazıma düğümleyip, orada öylece bırakanlara,
Anlatmak istediklerimin bile fevkine varamayıp,
Sözü hep eksik ya da yanlış anlayanlara,
Ve tabi ki en nihayetinde,
Canıma can katma veya canımı alma yetkisi olmayanlara,
‘Aldırmamayı’ seçiyorum.
Canımın canını yakmamayı,
Canımı yakanlarıysa kendi hallerine bırakıp,
Rabbim neylersen güzel eylersin demeyi seçiyorum.
Yoruldum, yıprandım, dinlenmek istiyorum!
Biliyorum ki;
Ne yağmur boşuna, yağıyor,
Ne güneş boşuna doğuyor.
Ne rüzgar boşuna savuruyor.
Ne benim başıma gelenler,
Onun ya da onların başına gelenler,
Elbette boş değil,kesinlikle boşa değil biliyorum.
Ve elimle işlediklerimin şerrinden,
Dilimle söylediklerimin akıbetinden,
Gözümün gördüklerinin dehşetinden,
Ve kalbimin hissettiklerinin üzüntüsünden,
Yalnız sana, yalnız sana, yalnız sana sığınıyorum Rabbim!
Hayatı bir tenis masası kadar küçük görmeyi,
Gelen her bir belayı, sabır raketimle dünya filesinden aşırıp ahiretime göndermeyi,
Sınırlarımı çok iyi bilmeyi ve bildirmeyi,
İsteklerimi gerektiğinde ötelemeyi,
Borç almak dışında, kimseden hiçbir şey istememeyi, bir ‘ahlak’ edinip,
Tüm beklentilerimi bir tek O’na iletmeyi seçiyorum.
O ki varlığıyla ban güç veren.
O ki yalnızlığımda tek işiten.
O ki tarife mahal olmaksızın,
Beni benden iyi bilen.
O ki hiçbir nimetini başıma kakmayan.
O ki beni hiç terk etmeyen ve darılmayan.
O ki bana yerden ve gökten yardımcılar göndereceğini söyleyerek umutlandıran.
O ki hatalarımı affedeceğini umduğum.
O ki merhametine hep muhtaç olduğum.
Yaratanım, yönetenim, dünyaya gönderip, Cennetine davet edenim.
Yaşama sanatını bana öğret ki,
Artık aynı hatalara bir daha hiç düşmeyeyim,
Düşürülemeyeyim.
Bana sevgini, senin sevenin sevgisini,
Senin razı olduklarınla sevinmeyi,
Senin razı olduğun şekliyle sevmeyi bilenin sevgisini bahşet.
İndireceğin her hayra muhtacım.
Kurtuluşun yollarına ilet bizi.
Canımın canı sana emanet Rabbim!
Ey emanet edilenlerin en emini!
Bizi,yani Seni sevenleri,
Dönmemiz gereken hale,
Dönmemiz gereken yöne döndür Ya Rabbi!
Amin!
Hatice Dilek Cengiz
Yaşam Koçu-Gıda Müh.-Yazar
‘Sarp Yokuş II’ adlı kitabından alıntıdır.