“Kıyâmet günü, mü’minin mizanında güzel ahlâktan daha ağır basan bir şey yoktur. Allah Teâla Hazretleri, çirkin düşük söz (ve davranış) sahiplerine buğzeder.” [Tirmizî, Birr 62, (2003, 2004); Ebu Dâvud, Edeb 8, (4799)

“Allah’ım! Senden istenen şeylerin hayırlısını, duanın hayırlısını, kurtuluşun hayırlısını, işlerin hayırlısını, sevabın hayırlısını, hayatın hayırlısını, ölümün hayırlısını istiyorum. Beni dinimde sabit kıl, mizanda sevaplarımın ağır gelmesini nasip eyle, imanımı gerçek eyle, derecelerimi yükselt, namazımı kabul eyle, günahımı bağışla…”

(Hâkim, “De’avât”, No:1911)

“Gaflete dalarak gülüp oynayan, kabirleri ve toprak altında çürümeyi unutan kul ne mutsuzdur. Azan, haddi aşan, nereden geldiğini ve nereye gittiğini unutan kul ne mutsuzdur.” Hadisi Şerif (Tirmizi, Sıfatü’l-Kiyame,17)

“Kardeşini güler yüzle karşılamak şeklinde bile olsa hiçbir iyiliği küçük görme.”(Riyazüs Salihin 4. cilt, Hadis no: 894, sayfa 489,490

Ebû Kebşe el Enmârî (r.a.)’den rivâyete göre, bizzat kendisi Rasûlullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu işitmiştir: “Üç özellik var ki onlar üzerine yemin ederim, size bir söz söyleyeceğim onu hafızanızda iyi tutun dedi ve şöyle buyurdu: “Sadaka vermekten bir kulun malı eksilmez. Uğradığı haksızlıklara sabreden kulun Allah şerefini artırır. Dilencilik kapısını açan bir kula Allah yoksulluk kapısını açar -veya benzeri bir ifade kullandı- Size bir söz söyleyeceğim onu hafızanızda tutun sonra şöyle buyurdu: Dünyada dört sınıf insan vardır;

1. Allah’ın kendisine mal rızık ve ilim verdiği bir kul ki kul bu nimet içerisinde yolunu Rabbi vasıtasıyla bulur, Müslümanlarla ve akrabalarıyla irtibatını kesmez o verilen nimette Allah’ın hakkı ne ise onu da bilir ve gereğini yerine getirir. Bu kul Allah katında en üstün derecededir.
2. Yine bir kul ki Allah ona ilim vermiş mal vermemiştir. Bu kulun niyeti doğrudur ve şöyle der: Eğer malım olsaydı falanın yaptığı gibi yapardım der işte o niyetine göre karşılık görür. Önceki kimse ile sevapta eşittirler.
3. Yine bir kul ki Allah kendisine rızık vermiş fakat ilim vermemiştir. İlim ve bilgisizlik yüzünden malını dengesiz biçimde harcar, Rabbine karşı sorumluluk bilinci duymaz akrabası ve Müslümanlarla alakasını keser ve o malda Allah’ın hakkını da yerine getirmez. Bu kimse en kötü durumdadır.
4. Yine bir kul daha vardır ki: Allah kendisine ne mal ne de ilim vermiştir. Bu kimse de şöyle der; Eğer malım olsaydı ben de falan kimse gibi o malı kötü yollarda harcardım. O da niyetine göre karşılık görür her ikisinin de günahı eşittir.” (İbn Mâce, Zühd: 8)

“Allah’ım! Senden bütün hayırlı işlerde sebat etmeyi ve doğruda kararlı olmayı istiyorum. Senden nimetlerine şükretmek ve Sana en güzel biçimde ibadet etmek istiyorum…” (Hâkim, “De’avât”, No:1872; İbn Hıbbân, “Ed’ıye”, No: 935)

“Allah’ım, zayıflığımı ve insanlara karşı kuvvetsiz oluşumu Sana şikayet ediyorum. Sen merhametlilerin en rahmetlisisin. Sen zayıf ve mazlumların Rabbisin. Sen benim Rabbimsin. Ben kimden bir şey isteyeyim? Ben başarıya ulaşamayıp düşmanlarına karşı işimi yerine getiremeyeyim mi? Sen’in bana bir gazabın olsa ona karşı gelemem. Fakat Sen’den bana bir rahatlık gelirse huzura ulaşırım. Karanlıkları aydınlatan nuruna sığınırım. Dünya ve ahiretteki işleri Sen düzeltirsin. Sen razı oluncaya kadar Sana yalvarırım. Senin dışında hiçbir kuvvet yoktur.”

Peygamberimizin Taif Dönüşünde Duası

“İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız. Birbirinizi sevmeye yardımcı olacak şeyi haber vereyim mi? Aranızda selamı yaygınlaştırınız!”(Müslim, “İman”,93)

“Allahım! Bedenime sağlık ver, gözüme sağlık ver, sağlığı benim varisim kıl (son nefesime kadar beni sağlıklı eyle). Halîm ve kerîm olan Allah’tan başka ilah yoktur. Ulu arşın sahibi Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih ederim. Her türlü övgü âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur” (Tirmizî, “De’avât”, 66)

Rasulullah(sav ) mübarek dudaklarından şu duayı hiç düşürmezdi:”Allah’ım! Bize hakkı hak olarak göster ve ona tabi olmayı bize nasip eyle! Batılıda batıl olarak göster ve bize ondan gereğince uzak durmayı nasip eyle!(İbn Kesir,Tefsir,3/820)