Faydalı Bir Paylaşım

Mutlaka sonuna kadar okuyun!

Köylerde gezerken inek dışkılarından yeni yapılmış buram buram kokan tezeklerin yanında elimde simit yiyerek dolaşıyorum…

Bütün yakın arkadaşlarım burada, yedi yıldır aynı telefonu kullanıyorum (blackberry 9800).

Satsanız 150 lira etmez, ama bir hafta sarjım dayanıyor, üstelik istediğim her yeri rahatça arayıp, bütün sosyal medya hesaplarıma bakıp, maillerime cevap verip, kaybolduğumda navigasyonuyla yolumu bulabiliyorum.

Her ortamda da masanın üstüne çekinmeden koyuyorum…
Böyle bir fotoğraf paylaştığımdan dolayı benim ne maaşım, ne yetkilerim, ne mevkiim ne de insanların bana olan saygısı, sevgisi azalmıyor.

Aynı şekilde 7 yıldır aynı telefonu kullandığım için de hiç kimse beni küçük görmüyor…

Oysa Avrupa Birliği ülkelerinde görev yapan 5 Türk kalkınma uzmanından birisiyim. Günlük ortalama 14 milyon lira cirosu olan bir gemi ikmal limanının proje sahibiyim.

Sadece geçtiğimiz yıl ülke ekonomisine 5.2 milyar dolar para kazandıran bir ekibin masa başındaki ismiyim.
Yine bir telefonumla milyar dolarlık gemilerin güvenerek geldiği sayılı isimlerden birisiyim.

Ayrıca turizm veya kırsal alanda yapılacak her projeye 10 milyon liralık hibe desteği sağlayan imzaya sahibim…
İşte insanlar buna bakıyorlar…

Sizin mevkinize, beyninize ve kariyerinize bakıyorlar.
Telefonunuza veya yediğinize içtiğinize değil, anlatabildim mi?
Bakın bugün 3 bin liraya iki tane yabancı dil kursuna gidip burada AB bünyesinde kokartlı rehber olabiliyorsunuz.
Aldığınız maaş ise tam 12 bin lira!

Sonra Turizm Bakanlığına geçerseniz eğer, aldığınız bu maaşı da katlıyorsunuz.
Yani kafanızı çalıştırırsanız bugün bir Iphone 7 parasına geleceğiniz kurtuluyor arkadaşlar!

Size yemin ediyorum buraya Samsung’u, Iphone’u üreten adamlar geliyorlar ve ellerinde halen 10 senelik telefonlarla konuşuyorlar, fakat devamlı ellerinde kitap var ve okuyorlar.
Kendilerini geliştiriyorlar…

Bir kere bile odalarında bir dizi veya aptal yarışmalar seyrettiklerini görmedim,
Telefonları sadece çaldığı zaman çantalarından çıkartıyorlar, çünkü hayatı gerçekten gezerek eğlenerek sosyal bir şekilde yaşıyorlar.

Magazin manyaklarının takıldığı Instagram’da veya sanal alemlerde değil!

Abartmıyorum Volvo’nun yeni modellerini yapan mühendis bile halen 15 sene önce yaptığı arabaya biniyor,
Neden yeni yaptığınızı kullanmıyorsunuz?, diye sorduğumda ”Çünkü ihtiyacım yok” diyor!

Düşünsenize ne kadar eski araba kullanıyor olsa da ”İşte bu adam Volvo’nun mühendisi” diyorlar o kadar !..
Ve işte insanlar da buna bakıyor arkadaşlar…

Geriye kalan benim telefonumun modeliymiş, ayakkabımın markasıymış, nerede kiminle ne yediğimmiş.

Yemin ediyorum kimsenin umrunda bile değil arkadaşlar.
Çünkü bunlarla adam yerine konulmuş olmuyorsunuz !…

Umarım az da olsa bir şeyler anlamışsınızdır da geleceğinizi düşünüp ailelerinize acı çektirmezsiniz!

*Barış Balcı_ Alıntı

Zordur Kadın Olmak

Zordur kadın olmak, her an kırılıverecekmiş gibi
yaşamak!
Herkesin yerine her şeyi düşünüyor olmak ama
herkesçe çokta umursanmamak!
Bir türlü anlaşılamamak, hep bir şeyleri
istemekle suçlanmak!…
Onca kalabalığa rağmen yalnız olmak ve sadece
içindeki çocuk tarafından sarılmak!
Anne olmak, eş olmak, her şey olmak, bir…
varlığıyla bin parçaya ayrılmak!
Bütün bunların yanında içindeki çocuğun elinden
tutup O’nu da yaşatmak’
Zordur kadın olmak; hep bir şeyleri, birilerini
toplamak zorunda kalmak!
Güçsüzlükle suçlanmak ama her zorlukta
sığınılan liman olarak var olmak!
Ve bu tezat duygular arasında yinede ayakta
kalarak yaşamak!
Zordur kadın olmak, her gün bir şekilde kırılmak
buna rağmen tüm parçaları bir arada tutmak!
Kalbi kırılır, umudu kırılır, hayat yada biri
kırmazsa tırnağı kırılır, saçı kırılır!
Ama kırılır; Allah vergisi olmalı bu kadar çok
kırılırken; hep ayaktadır hep tek parçadır!
Çok şeyleri saklar içinde, bilir belki de
anlatamayacaktır kimselere!
Onca kalabalığa rağmen bu yüzden yalnızdır
bütün kadınlar belki de!
Delimavi – Alıntı

Hikâyeye göre günün birinde Franz Kafka, olağan yürüyüşlerini yaptığı parkta küçük bir kıza rastlamış. Kız ağlıyormuş. Oyuncak bebeğini kaybetmiş ve bu onu oldukça üzmüş.

Kafka bebeği onun yerine aramayı önermiş ve ertesi gün aynı noktada buluşmak üzere sözleşmişler. Bebeği bulamaması üzerine Kafka küçük kıza bebeğin ağzından bir mektup yazmış ve buluştuklarında kendisine okumuş:
“Lütfen benim için kederlenme, dünyayı görmek için uzun bir yolculuğa çıktım. Sana başımdan geçenleri anlatacağım.” Bu birçok mektubun ilkiymiş. Kafka küçük kızla her buluştuğunda sevgili oyuncak bebeğin hayali maceralarını özenle yazdığı mektuplardan ona okurmuş. Küçük kız da bu şekilde avunurmuş.
Kafka derken gün gelmiş, görüşmelerin artık sonu gelmiş. Kafka son görüşmede küçük kıza bir oyuncak bebek getirmiş. Küçük kız, aslından oldukça farklı olan oyuncak bebeğe şaşkınlıkla bakakalmış. Bebeğe iliştirilmiş bir not küçük kızın şaşkınlığını gidermiş: “yolculuğum beni çok değiştirdi.”

Uzun yıllar sonra, artık bir yetişkin olmuş olan küçük kızımız, gözü gibi baktığı bebeğinin, gözünden kaçırdığı bir çatlağının içine sıkıştırılmış bir mektup bulur. Kısaca şöyle yazmaktadır: “Sevdiğin her şeyi er ya da geç kaybedeceksin, ama sonunda sevgi başka bir surette geri dönecek.”

ALINTI

Muaz bin Cebel (RA)’dan

“Dilediğinizi öğrenin.

Amel etmediğiniz takdirde,

Allah ilminize kıymet vermeyecektir”. Muaz b. Cebel(R.A)

Asla Bilmeyenle Tartışma!

Usta bir ressamın öğrencisi eğitimini tamamlamış. Büyük usta, öğrencisini uğurlamış. Çırağına ” Yaptığın son resmi, şehrin en kalabalık meydanına koyar mısın?” demiş.

“Resmin yanına bir de kırmızı kalem bırak. İnsanlara, resmin beğenmedikleri yerlerine bir çarpı koymalarını rica eden bir yazı iliştirmeyi de unutma” diye ilave etmiş.

Öğrenci, birkaç gün sonra resme bakmaya gitmiş. Resmin çarpılar içinde olduğunu görmüş. Üzüntüyle ustasının yanına dönmüş. Usta ressam, üzülmeden yeniden resme devam etmesini tavsiye etmiş.

Öğrenci resmi yeniden yapmış.Usta, yine resmi şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş.

Fakat bu kez yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde boya ile birkaç fırça koymasını söylemiş.

Yanına da, insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı bırakmasını önermiş. Öğrenci denileni yapmış. Birkaç gün sonra bakmış ki, resmine hiç dokunulmamış. Sevinçle ustasına koşmuş.

Usta ressam şöyle demiş:

“İlkinde, insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşılabileceğini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı.

İkincisinde, onlardan müspet,yapıcı,olumlu olmalarını istedin. Yapıcı olmak eğitim gerektirir. Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye cesaret edemedi.”

– Emeğinin karşılığını, ne yaptığını bilmeyen insanlardan alamazsın.
– Değer bilmeyenlere sakın emeğini sunma.
– Asla bilmeyenle tartışma.
ALINTIDIR

Yanlış Bildiğimiz Atasözü ve Deyimler

YANLIŞ BİLDİĞİMİZ ATASÖZÜ VE DEYİMLER
1. “Güzele bakmak sevaptır” değil, “Güzel bakmak sevaptır”.
2. “Azimle sıçan duvarı deler” değil, “Azimli sıçan duvarı deler”.
3. “Göz var nizam var” değil, “Göz var izan var”.
(İzan: anlayış, anlama yeteneği. Nizam: düzen, kural.)
4. “Eşek hoşaftan ne anlar” değil, “Eşek hoş laftan ne anlar”.
5. “Aptala malum olurmuş” değil, “Abdala malum olurmuş”.
(Aptal: alık. Abdal: derviş.)
6. “Kısa kes Aydın havası olsun” değil, “Kısa kes Aydın abası olsun”.
(Aba bir giysidir ve Aydın efesinin abası kısa ve dizleri açıktır.)
7. “Su uyur, düşman uyumaz” değil, “Sü uyur, düşman uyumaz”.
(Sü: asker.)
8. “Saatler olsun” değil, “Sıhhatler olsun”.
(Sıhhat: sağlık.)
9. “Su küçüğün söz büyüğün” değil, “Sus küçüğün söz büyüğün”.
10. “Elinin körü” değil, “Ölünün kûru”.
(Kûr: mezar, gömüt.)
11. “Sıfırı tüketmek” değil, “Zafiri tüketmek”.B v
(Zafir: soluk.)
12. “Eni konu” değil, “Önü sonu”.
13. “Ziyaretin kısası makbuldür” değil, “Ziyaretin kısas’ı makbuldür”.
(Kısas: karşılıklı olan.)

ALINTIDIR

Düşünmek İbadettir!

Düşünmek ibadettir!…
Bir şartla…kişi inanmışsa!
Çünkü:
Rahman’a şirksiz teslim olmuş bir yürek ancak temiz aklı ile doğruları bulur , bilir ve yaşar…
Diğerlerine gelince her kafadan bir ses çıkmaya devam edecektir.
Neden mi?
Boş teneke çok tıngırdar da ondan…
Rahman olan Rabbim beynimizi Kuran’ la doldurup, kalbimizi Kuran’ ın hükümlerine içimizde hiç bir sıkıntı duymaksızın teslim olmamızı ihsan etsin ki Sarp Yokuş olan hayatımızda ki tüm sorulara iman etmiş bir yürekle doğru cevapları verebilelim.
Amin.
Dünya sınıfında tüm kardeşlerime başarılar diliyorum….
Sınavdayız!…
Şimdi lütfen okuyun ve düşünün!

Google’ın CEO’su Sundar Pichai’nin Hamam Böceği Teorisi

IIT ve MIT mezunu, Google Chrome’un başkanı Sundar Pichai’den güzel bir konuşma:

Kişisel gelişim için hamamböceği teorisi
Restoranın birinde bir gün aniden bir hamamböceği belirdi ve orada bulunan bir kadının üzerine çıktı.

Kadın korkudan çığlık atmaya başladı.

Paniklemiş yüzü ve titreyen sesiyle, can havliyle hamam böceğini üzerinden elleriyle atmaya çalışırken zıplamaya başladı.

Onun bu tepkisi bulaşıcı olmuştu, bulunduğu gruptaki diğer insanlar da paniklemişti.

Kadın sonunda hamam böceğini üzerinden atmayı başardı derken… başka bir kadının üzerine düştü hamam böceği.

Şimdi aynı şeyleri yaşamak için sıra gruptaki diğer bir kadındaydı.

Garson hemen imdatlarına koştu.

Bu nöbet değişiminde, bu sefer de hamam böceği garsonun üzerine düştü.

Garson dimdik durdu, kendini toparladı ve gömleğindeki hamamböceğinin davranışlarını gözlemledi.

Kendine yeterince güvendiğini hissettiğinde, hamam böceğini parmaklarıyla tutarak, restorandan dışarı attı.

Kahvemi yudumlayıp, curcunayı izlerken, beynimdeki anten birkaç fikir yakaladı ve merak etmeye başladı, kadınların bu tiyatral, abartılı hareketlerinden hamamböceği mi sorumluydu?

Eğer öyleyse, neden garson rahatsız olmadı?

Durumu mükemmel yakın bir şekilde, hiçbir kargaşa çıkarmadan halletti.

Buna neden olan hamamböceği değildi, hamamböceğinin sebep olduğu rahatsızlığı o kadınların giderebilecek kabiliyette olmamasıydı, onları bu denli rahatsız eden buydu.

Farkettim ki, babamın, karımın veya patronumun bağırması değildi beni rahatsız eden, bana bağırmalarıyla hissettiğim rahatsızlıkla başa çıkamamamdı.

Yoldaki trafik değildi beni rahatsız eden, trafik sıkışıklığıyla oluşan sıkıntılı durumu halledemeyecek olmamdı.

Hayatımdaki kargaşayı yaratan şey, problemin kendisinden çok benim ona verdiğim tepkiydi.

Hikayeden çıkarılan dersler:

Anladım ki, hayatta olaylara tepki vermemeliyim.

Onun yerine, olaylara cevap vermeliyim.

Kadınlar hamam böceğine tepki verirken, garson ise cevap verdi.

Tepkiler içgüdüsel olarak gösterilen şeylerken, cevaplar etraflıca düşünülerek oluşturulmuş şeylerdir.

HAYATI anlamanın güzel bir yolu.

MUTLU olan biri, hayatındaki her şey yolunda olduğu için mutlu değildir.

MUTLU olmasının sebebi, hayatındaki olaylara karşı tutumunun doğru olmasıdır.

ALINTIDIR

Şems-i Tebrizi’den

“Şu dünya  bir dağ gibidir, ona nasıl seslenirsen oda sana öyle aksettirir. Ağzından hayırlı bir laf çıkarsa , hayırlı laf yankılanır. Şer çıkarsa sana gerisin geri şer yankılanır.

Öyle ise kim ki senin hakkında kötü konuşur,  sen o insan hakkında kırk gün kırk gece güzel sözler et kırk günün sonunda göreceksin her şey değişmiş olacak.  Senin gönlün değişirse dünya değişir.

Şems-i Tebrizi

Rus Edebiyatının Efsane Yazarı Tolstoy’dan, Yaşamınıza Işık Tutacak 19 Tespit

1. “Öyle horozlar vardır ki, öttükleri için güneşin doğduğunu sanırlar.”

2. “Kimse, kimseyi küçümseyecek kadar büyük değildir, bilmelisin. Küçümsediğin her şey için gün gelir, önemsediğin bir bedel ödersin.”

3. “Hayat ne gideni geri getirir, ne de kaybettiğin zamanı geri çevirir. Ya yaşaman gerekenleri zamanında yaşayacaksın, ya da yaşamadım diye ağlamayacaksın.”

4. “İnsanoğlunun değeri bir kesirle ifade edilecek olursa; payı gerçek kişiliğini gösterir, paydası da kendisini ne zannettiğini. Payda büyüdükçe kesrin değeri küçülür.”

5. “Bozuk para insanın cebini deler, bozuk insan da kalbini. Bu yüzden harcayın ikisini de gitsin.”

6. “İnsanı bedenen ameliyat etmek için uyutmak, ruhen ameliyat etmek için ise uyandırmak gerekir.”

7. “Herkes insanlığın kötüye gittiğini kabul eder ama hiç kimse kendisinin kötüye gittiğini kabul etmez.”

8. “Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür ama hiç kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez.”

9. “Varlığı bir şey kazandırmayan insanların, yokluğu hiçbir şey kaybettirmez.”

10. “Ne diye şeytana kızarsın? Bir iyilik yap da, o sana kızsın.”

11. “Bil ki, yaşadıklarınla değil yaşattıklarınla anılırsın. Ve Unutma; ne yaşattıysan elbet bir gün onu yaşarsın.”

12. “Bir kadının kaderi, sevdiği adamın ihanetiyle sevmediği adamın sadakati arasında çizilir.”

13. “Bir insanı bulunduğu mevkiyle değil, göz koyduğu mevkiyle ölçmek gerekir.”

14. “Güzel olan sevgili değildir, sevgili olan güzeldir.”

15. “En güçlü iki savaşçı sabır ve zamandır.”

16. “Mutluluğu ihtiraslarda değil kendi yüreğinizde arayın. Mutluluğun kaynağı dışımızda değil içimizdedir.”

17. “Bir insan acı duyarsa canlıdır. Başkasının acısını duyarsa insandır.”

18. “Hayat bizi resmen dört işlemle sınar; gerçeklerle çarpar, ayrılıklarla böler, insanlıktan çıkarır ve sonunda topla kendini der.”

19. “İnsanın gerçek gücü sıçrayışta değil, sarsılmaz duruştadır.”

İmamı Şafii’den Nasihatler

İMAMI ŞAFİİ’NİN KENDİSİYLE İHTİLAFA DÜŞÜP ÖFKELENEN ÖĞRENCİSİNE NASİHATLERİ:

1- Bizi birleştiren yüzlerce mesele dururken bir mesele mi bizi ayıracak?

2- Yaptığın ve üzerinden geçtiğin köprüleri yıkma! Bir gün o köprüden geri dönmen gerekebilir!

3- Hatadan nefret et ama hataya düşenden nefret etme.

4- Bütün kalbinle günaha öfkelen ama günahkara acı, ona merhamet göster.

5- Sözü eleştir ama sözü söyleyene saygı göster.

6- Görevimiz, hastalığı tedavi etmektir, hastayı yok etmek değil.