Kur’an’ı Anlayarak Okumaya Başladığında

Kur’an’ı anlayarak okumaya başladığında;

● Bilinci henüz senin kadar yükselmemiş olanların konuşmaları sana eski tadı vermemeye başlar.

● Kendin gibi olan insanları arar ve onlarla bir şekilde karşılaşmaya, yeni dostluklar oluşturmaya başlarsın.

● Sana söylenen şeyleri olduğu gibi doğru kabul etmek yerine sorgulamaya başlarsın.

● Korkuların azalır.

● Eskiden zoraki yaptığın şeyleri artık yapmaya mecbur hissetmezsin.

● Kendini çok daha rahat ifade etmeye başlarsın.

● İstemediğin şeylere rahatça “Hayır” diyebilirsin.

● Tek başına kalmaktan sıkılmazsın.

● Hayatta gerçekten yaşamak istediğin gibi yaşayıp yaşamadığını sorgulamaya başlarsın.

● Gerçekten ne yapmak sana heyecan veriyorsa onun peşine düşersin.

● Olumsuzluklar seni eskisi kadar üzmez olur.

● Kötü giden şeylere dertlenmek yerine çözüm bulmaya odaklı olursun.

● Etrafta sıkıntı veren şeyler seni etkilemez.

● Gelecek için kaygılanmazsın.

● Başına kötü bir şey geldiğinde eskiden olduğu kadar üzülmezsin.

● Birisi sana hakaret ettiğinde, bağırdığında etkilenmez ve aynı şekilde tepki verme ihtiyacı duymazsın.

● İltifatlar da seni eskisi gibi etkilemez. Onaylanma ve takdir edilme ihtiyacı hissetmezsin.

● Birilerine bir şeyleri ispat etme isteğin ve çaban biter.

● Seni rahatsız eden zihin konuşmaları (vesveseler) gitgide azalır ve kaybolur.

● Öfke veya üzüntü gibi duygular ara sıra gelir ama senin üzerindeki etkileri dakikalar içinde geçer, üzerine yapışmaz ve seni günlerce rahatsız etmez.

● Diğer insanların zenginliğini kıskanmazsın.

● İnsanların senin hakkında ne düşüneceklerini umursamazsın.

● İnsanları kategorilere ayırmazsın ve herkese aynı davranırsın.

● Yapılan hataları çok çabuk affedersin.

● Dışarıda ne olursa olsun içinde sebepsiz bir sevinç olur.

● Her yerde ve herkesin yanında kendin gibi olursun.

● Dünya bir oyun alanı gibi gelmeye başlar.

● İçinde sürekli hissettiğin huzuru kimse bozamaz.

Kalbin Zehiri Temelde Dört Şeydir

Kalbin Zehiri Temelde Dört Şeydir:

1-Gereksiz konuşmalar

2- Gereksiz bakışlar

3-Gereksiz yemeler

4-Gereksiz birliktelikler

(İbn Kayyım el-Cevziye rh)

Niçin kınadığımız şey başımıza gelir?

Ahmet Murat

Hatta kınadığınız o şey başınıza gelmeden ölmezsiniz, buyuruyor Allah’ın Kutlu Elçisi. Bir yanıyla kınadığımız şey, o fiil, o nitelik, o hususiyet, bizim hassasiyetle kaçındığımız bir şeyken, nasıl oluyor da kendimizi tam da onu işlerken buluyoruz? O şeyi kınamakla, ona olan soğukluğumuzu, antipatimizi, giderek nefretimizi göstermişken, nasıl oluyor da o şeye bulaşıyoruz?

Aslında bu meselenin tam da bahsettiğimiz hassasiyetle bir ilgisi var. Bir insandaki bir nitelik hakkındaki hassasiyetimiz, o niteliğe yönelik bir dikkat keskinleşmesinin sonucudur. O niteliği fark etmek, ancak o niteliğe yönelik bir hassasiyetle mümkün. Bu hassasiyet olmasaydı, o niteliğin farkına varmayacak ya da varsak bile bizde o nitelik kınamaya yol açmayacaktı.

Söz gelimi arkadaş grubumuzun bir üyesinin cimriliğini kınıyor olalım. Onun cimriliğini fark etmek için, bizim de bir miktar cimri olmamız lazım. Çünkü onun paylaşmaktan kaçınması, bizim paylaşmaktan kaçınmamızda aydınlığa kavuşur. Onun cimriliğini fark etmek, o cimrilikten rahatsız olmakla mümkün. Onun cimriliğinden rahatsız olmak da, bizim yeterince cömert olmayışımızla, daha da doğrusu paylaşırken içten içe yaşadığımız bir huzursuzlukla ilgili. Yeterince eli açık olsaydık, cömertlik yapmak için kendimizi bir başkasının cömertlik sınırlarıyla mukayyet görmeyecektik.

“Yirminci yüzyılda bir veli” olan Ahmed el-Alavi hazretleri, “Kibirliden rahatsız olan da kibirlidir” der. Aynı şey. Kibirlinin kibri, o hususiyete olan aşinalığımızla belirginlik kazanır. Bizde eğer kibrin esamisi okunmuyor olsaydı, kibirlideki kibri tanıyamazdık. Daha doğrusu, tanısak bile o kibir bizde bir gerilime yol açmaz, belki merhamete yol açardı.

Bir başkasındaki menfi bir niteliği, ancak o niteliğin bir kökü, bir ucu bizde mevcutsa tanıyabiliriz. Bir söz vardır: “Nasıl bilirsin? Kendim gibi.” Biz başkalarını kendimiz gibi biliriz. Kemal kazandıkça, hem kendimizdeki noksanlıkları, hem de başkalarındaki kemali daha ziyade görmeye başlarız. Kendi kusurlarımızı görmek, başkalarının kusurlarını gözümüzde küçültür. Aslında tam da bu sebeple, kendimizi onarmış, o kusurlardan arındırmaya başlamış oluruz. Çünkü başkalarındaki kusurları göremeyecek bir saflığa ve arınmaya ulaşmak, aslında o kusurların bizdeki köklerini ve uçlarını kurutmak anlamına gelir.

Görmeyen kurtulur. Görmeyi sürdürdüğümüz sürece, bilelim ki gördüğümüz o şey, bizim onarılması ve terbiye edilmesi gereken niteliğimizi ifşa etmektedir. İnsan insanın aynasıdır. Hangi kusuru görüyorsak, bizde muğlak ve biçimsiz olarak bulunan ama içten içe bizim huzursuzluğumuzun da kaynağını oluşturan şeyi görmüşüzdür.

Aynı husus iyi niteliklerle ilgili olarak da geçerli. Karşımızdaki iyi niteliği tanıyabilmek için, yine onun bizdeki köküne müracaat etmek gerekir. Bizde ona dair bir şuur olmasaydı, onu tanıyamayacaktık. Karşımızda iyi nitelikler gördükçe, bu bizim iyi niteliklerle donandığımızı gösterir. İyi olan, iyi görür. Tersi de geçerli: İyi gören, iyidir.

Safdillik olarak gelebilir. Gelsin. Çünkü safdillik, esasen iyiyi görmenin, kötüyü görmemenin, daha da doğrusu görememenin zeminidir. Safdil olan, kendi iyiliğini dışarı taşırandır. Dünya onun kendi iyiliğini izlediği bir dekora dönüşmüştür.

Kınamanın saplantıya dönüşmesi ise daha vahim bir eşik. Çünkü kınamanın şiddeti arttıkça, o şey bizde daha da kökleşir. Bir şeyi kınamayı sürekli hale getirmek, o şeyle derinden ve güçlü biçimde meşguliyetimizin bir ifşası, demektir. O şeyi lafta, dil düzeyinde yerdikçe, kendimizi adeta o şeyle hesaplaşıyor gibi hissederiz. Ama bu sahici bir hesaplaşma değildir. Belki tersinden bu yerme, o şeyi bizde bir yandan pekiştirirken, öte yandan da bizim o şeyle sahiden, ruhsal olarak hesaplaşmamıza mani olmaktadır.

Bir şeyi yermemiz ve kınamamız zaaflarımızı da ele veren bir ifşa olabilir. Yani o şeyi ne kadar önemsediğimizi, o şeye nasıl meftun olduğumuzu da dile getiriyor olabiliriz. Râbiatü’l-Adeviyye’ye bir adam gelmiş. Başlamış huzurunda dünyayı yermeye: “Dünya şöyle kötü, böyle bayağı, şu kadar adi. Ah şu dünyanın ettikleri.” Epey uzun da süren bu yerme seansından sonra, tarihin gördüğü en dev kadınlardan olan Rabia Sultan ona şöyle demiş: “Bitirdiysen, senin şu ana kadar ne yaptığını söyleyeyim. Senin konuşmandan benim anladığım, sen dünyayı çok önemsemiş, onu çokça kafana takmışsın.”

Kaynak: http://www.gercekhayat.com.tr/yazarlar/nicin-kinadigimiz-sey-basimiza-gelir/#

Namazın Faydaları

SÜBHANALLAH

Mısır’ın başkenti Kahire’de bulunan Ulusal Işın Teknolojisi Merkezi’nde yapılan bir bilimsel araştırma,
secde etmenin insanı kanserden koruduğunu ortaya çıkardı.

Araştırmayla ayrıca secdenin hamile kadınlar için de oldukça yararlı olduğunu ve ceninin şekil bozukluğuna uğramasını engellediğini,

bunun yanında yine birçok bedensel ve psikolojik hastalıklara iyi geldiği tespit edildi.

Işın Teknolojisi Merkezi Bölümü Başkanı Biyoloji profesörü Muhammed Ziyaeddin Hamid,
bu çağda insanların her yönden elektromanyetik dalgalara maruz kaldığını ve bu nedenle daha fazla ışın aldığını belirterek,
vücutta biriken bu yükün mutlaka dışarı atılması gerektiğini bildirdi.

Araştırma sonucu vücutta biriken elektromanyetik yükün Allah’a secde ile dışarı boşaltıldığının belirlendiğini dile getiren Mısırlı bilim adamı,
bilimsel araştırmaların insan boyunun küçüldükçe elektromanyetik dalgalara uğrama oranının daha da azaldığını gösterdiğini söyledi.

Yedi azanın yerle teması enerjiyi boşaltıyor
İnsanın secde halindeyken elektromanyetik dalgalara daha az maruz kaldığını ve alnın yere değmesiyle vücuttaki elektromanyetik yükün dışarıya boşaltıldığını tespit ettiğini kaydeden Profesör Ziyaeddin, secde halinde olan bir insanın yedi organının yerle temas etmesinin boşaltımı hızlandırdığını ve bunun yorgunluk ve bazı hastalıklara iyi geldiğini ifade etti.

Araştırmaların elektrik yükünün vücuttan sağlıklı bir şekilde atılması için secde anında kıbleye dönmek gerektiğini gösterdiğini bildiren Profesör Ziyaeddin,
Kâbe’nin yeryüzünün merkezi olduğunu ve yeryüzünün merkezine yönelmenin vücuttaki elektrik yükünü dışarı atmak için en uygun pozisyon olduğunu söyledi.

ALLAHÜ EKBER
Beş vakit farz namazın vücuttaki elektrik yükünün dışarı atılması için yeterli olduğunu belirten Mısırlı bilim adamı, uyku esnasında vücutta oluşan unsurların sabah namazıyla dışarı atıldığını ve insanın güne sağlıklı ve canlı bir şekilde başladığını kaydetti.
Öğle, ikindi ve akşam namazlarının günün yorgunluğunu ve stresini azalttığını ve insana psikolojik bir rahatlama sağladığını söyleyen Profesör Ziyaeddin, yatsı namazıyla gün boyu vücutta oluşan yükün geri kalanının dışarı atıldığını ve insanın rahat bir şekilde uykuya dalmasının sağlandığını belirtti.الله اكبر اعظم كبيرا. ALINTI

Faydalı Bilgi

“Patates’in yarısı alkol. Üzümün dörtte üçü, portakalın bir o kadarı. Elma ispirto malzemesidir. Salatalık sütü Etil Alkolü ailesindendir ve gözlere özellikle derinin gerilmesine çok iyi bir dinlendiricidir. 7 kilo üzüm yiyen SAKİR olur ve evine KÜFE ile gider. Sirke BOZULMUŞ hava almış bir şaraptır ve sünnettir. Resulullah sirkesiz hiç bir çorba ve salatayı yemedi. “Onda faydalar olmakla birlikte (şaşarsanız, taşarsanız) pisliktir” diyor ayet.” Alıntıdır.

Üç Afet Üç Yolla aşılır

Üç Afet, Üç Yolla Aşılır

1- Hayatınıza şehvet hakim olmaya başlamışsa;
➖Namazlarınızı gözden geçirin. Çünkü Allah (c.c) şöyle buyurdu.
“Onlardan sonra bir grup geldi namazlarını ihmal etti ve böylece şehvete tabi oldular”
{Meryem: S. 59}

2- Başarısızlık ve şekavet (mutsuzluk) hissetmeye başladıysanız;
➖Annenizle iletişiminizi gözden geçirin.
Allah (c.c) buyuruyor.
“İsa peygamber dediki, anneme karşı merhametli oldum. Allah da beni şekavetli kılmadı.”
{Meryem: S. 32}

3- Darlık ve sıkıntı hissediyorsan.
➖Kur’anla iletişimini
gözden geçir.
Allah buyuruyor.
“Kim Kur’an-ımdan yüz çevirirse, ona dar bir hayat vardır.”
{Taha: S.124}

Faydalı bilgi

 

“Biz, insanların sıkıntılarına katlanmayan imanı imandan saymayız. Rıza yolunda biraz cefa gördük diye Allah’a naz mı edeceğiz “Mus’ab bin Umeyr rh.

Faydalı Bilgiler

1) Gözlügünüzün vidasi çok çabuk çikiyorsa vidayi takmadan önce, vidanin girecegi delige renksiz oje damlatin. Vidayi öyle takin.

2) Satin aldiginiz ayakkabilar ayaginizi sıkıyor ise onlari bir kaç dakika buhara tutun.

3) Makasinizi bilemek istiyorsaniz, zimpara kagidi kesin.

4) Halidaki sigara yaniklarindan, yanik yerler üzerinde zimparakagidi ile dairesel hareketler yaparak kurtulabilirsiniz.

5) Mobilyalarin yerlerini degistirdiginizde halilarin üzerinde izbirakir. Bu izleri yok etmek için izlerin üzerine bir parça buz koyun ve erimesini bekleyin. Daha sonra üzerinde elektrik süpürgesini gezdirin. Izden eser kalmadigini göreceksiniz.

6) Fermuarli giyeceklerinizi çamasir makinesine koymadan önce kapali olup olmadigini kontrol edin. Açiksa zedelenebilirler.

7) Üst üste koydugunuz bardaklar yapisip çikmiyorsa bir legenin içerisine koyun Üstteki bardagin içerisine buz koyup legenin içerisine yavas yavas sicak su koyun. Bardaklarin kolayca çiktigini göreceksiniz.

8) Satin aldiginiz plastik ve cam esyalarin üzerine yapistirilan etiketlerden kurtulmak için etiketin üzerine yemeklik margarin sürün ve 15 dakika bekletin. Bir bez ile ovalayip yikayin. Üzerinde hiç bir leke ve çizilme olusmayacaktir.

9) Ütü yapmayi kolaylastirmak ve süreyi azaltmak için ütü masasinin kilifinin altina alüminyum folyo koyun. Sicagi geri yansitacagindan ütü yapmak daha kolay olacaktir.

10) Bez pabuçlarin temizlenmesi sorun oluyor ise pabuçlari bir yastik kilifinin içerisine koyun. Kilifin agzini kapayin ve çamasir makinasinda yikayin. Yeni gibi olacaklardir.

Faydalı Bilgiler

1) Buz kaliplarinizi su ile doldurmadan önce bölmelere portakal, limon ve dilediginiz meyve parçaciklari yerlestirirseniz dekoratif buzlar elde etmis olursunuz.

2) Eger ayaklariniz çok isinip sisiyorsa onlari saatlerce sicak suda bekletmeyin, aksine kolonya ile ovalayin. Bilekleriniz ve ayaklariniz sismeyecektir

3) Eger ayaklariniz çok hassas ise, sicak havalarda sikayetleriniz artiyorsa, her sabah bir kaç damla zeytinyagi ile ovalayin.

4) Pamuklu giysilerinizin çekmemesi için ilk yikamada bir gece soguk suyun içerisinde bekletin, sonra yikayin, çekmeyeceklerdir.

5) Dirsek ve topuklarinizin sertlesmesini istemiyorsaniz, bir dilim limon ile ovun. Böylece yumusacik olacaklardir.

6) Yeni bir tava satin aldiginizda ilk önce içinde bir miktar sirke kaynatin. Bu islem ilerde kizartmalarinizin tavaya yapismasini önleyecektir.

7) Cevizle dost olun. Içindeki yag beyin hücreleri için çok yararlidir. Kan sekerini düsürdügü için seker hastalarina da uzmanlar tarafindan tavsiye edilir

8) Duvariniza çivi çakacaginiz zaman isaretlediginiz yerin üzerine çapraz bant yapistirin. Çiviyi öyle çakin. Böylece duvarin alçisini çatlatmamis olacaksiniz.

9) Kizartma yagini bir kaç kez kullanabilirsiniz.Kullanilir durumda olup olmadigini anlamak için kizgin yagin içerisine bir dilim ekmek atin. Ekmekte kara lekeler olusmuyorsa kullanabilirsiniz.

10) Cevizlerin kabuklarini kolayca açabilmek için onlari bir gece tuzlu suyun içerisinde bekletin. Böylece içleri de dagilmayacaktir.