Sağlığımızı Nasıl Kaybettik Ve Tekrara Nasıl Kazanabiliriz?

  1. Hay olan Rabbimizle olan hayati bağımızı kestik!/Şirksiz bir bağla yeniden bağlanmalısınız.
  2. Hidayet Rehberimiz Kuran’la irtibat kurmadık, kurduysakta nitelik kazandırmadık veya harcadık!/Yeniden Kitaplı yaşamayı ve kitaba göre yaşamayı bilmelisiniz!
  3. Peygamberimizi sözde sevdik, andık, ama örnek almadık!/ Onu güzel bir örnek olarak modellemelisiniz.
  4. Dini afyon gibi uyuşmak, yatışmak, gevşemek için kullandık!/ Hayatımızın her anını dinin hükümlerine göre tanzim etmelisiniz.
  5. Üzerimizdeki nimetlerin hakkını vermek için gerektiği gibi korumadık!/ Vücudumuzu çok iyi tanıyıp hangi uzvu nerede, ne kadar, nasıl kullanmak gerektiğini bilmelisiniz.
  6. Gerektiği kadar, gereken için, gerektiği şekilde çalışmalıydık!/ Sağlığınızı bozacak kadar uzun süreli, bedeninizi zorlar pozisyonlarda ve ortamlarda, ruh ve beden sağılığınız tehdit eden şartlarda çalışmamalısınız.
  7. Teknolojik aletleri gereğinden çok ve yanlış amaçlarla kullandık!/ Teknolojiyi bazen tuz, bazen ilaç, bazen kütüphane, bazen arşiv, bazen iletişim, bazen ticari amaçla kullanmakla birlikte, hiçbir zaman onun sizi kullanır hale gelmesine izin vermemelisiniz.
  8. Kendimize gereken değeri vermeyip, el ne der için yaşar hale geldik!/ Rabbim ne deri önceleyip, kınayıcının kınamasından etkilenmemeyi bilmelisiniz.
  9. Korku, vehim, kaygı, panik, stres yayan şer güçlerin sıkı takipçisi olduk!/ Şeytanın tüm bunları koordine eden ana kumanda merkezinde olduğunu bilmelisiniz.
  10. Hilesiz, yalansız, entrikasız, dalaveresiz, demagojisiz söz söylemez ve iş yapmaz olduk!/ Emin insan olmayı ve emniyet hissettirmeyi bilmelisiniz.
  11. Maddi refahın peşinde koşar olduk!/ Maneviyat olmaksızın kazanılan maddi gücün kişiyi helaka sürükleyeceğini bilmelisiniz.
  12. Bıkkınlık, yorgunluk, üzüntü, korku, kaygı gibi duyguların orta şiddette hissedildiğinde, dünyaya dair yaşanılabilecek haller olduğunu unuttuk!/ Bütün bu duyguların biteceği yerin Cennet olduğunu hatırlayıp sabrı ve tevekkülü seçmeyi bilmelisiniz.
  13. Yaşam alanlarımızda; bize zarar veren, aklımızı çelen, gönlümüzü batılla eğleyenlerle birlikte batıla daldık!/ Unuttuğumuzda düştüğümüz gafletten bizi uyandıracak dostlar seçip, sağlığımız her yönü ile tehdit eden kişi, ortam ve alışkanlıkları terk etmeyi bilmelisiniz.
  14. Merak ve heyecan duygumuzu yanlış yer ve amaçlar için kullandık!/ Macera uğruna veya sırf denemiş olmak için denediklerinizle, ahretinizi mahvetmemelisiniz.
  15. Dost kim düşman kim aldırmaz şekilde yaşar hale geldik!/ Kimin neyi ne için ürettiğini ve sunduğunu iyice araştırıp bilmeden yeniliklerin peşine düşmemelisiniz.
  16. İçimizi ihmal edip, sadece dış görünüşümüze önem verir olduk!/ İçimizi yani nefsimizi ve bedenimizin tüm organ ve sistemlerini koruyup sağlıklı tutacak önlemleri almalısınız.
  17. Eğlenceye düşkün ve zevk odaklı yaşar hale geldik!/ Az yemek, az uyumak, az konuşmakla kendinizi eğitmeyi bilmelisiniz.
  18. Sevgi, saygı, vefa, hürmet, fedakarlık, gayret, sabır, şükür gibi insani değerlerimizi kaybettik!/ Biz kendi durumumuzu değiştirmedikçe Allah’ın yardımını hak edemeyeceğinizi bilmelisiniz.
  19. Ümidimizi kaybedip, hatalarımızda ısrar etmeye devam ettik!/ Rahman’ın kulunu hiçbir zaman terk etmediği ve darılmadığını hep hatırda tutup, her yıkımdan veya her kusurdan sonra yeniden dua ve tevbe ile yeşermeyi bilmelisiniz.
  20. Niyette ve hedefte saptık, azdık!/ Hayatta biricik amacınızın kulluk, niyetinizin ise Allah’ın rızasını kazanmak olması gerektiğini bilmelisiniz.

Zamanı Nasıl Diriltebiliriz?

  1. Ne zaman bir işe başlayacak olsanız; bu işten bana ne kazanç var diye sormalı, hem dünya hem ahirette kazandıracakları seçmeli, bunun için de yaptığınız her işi ibadet bilinci ile yapmalısınız.
  2. Size vakit kaybettirdiğini fark ettiğiniz her kişiden, her işten, her ortamdan uzak kalmayı başarmalısınız!
  3. Pişman olduğunuz işleri tekrar tekrar yapmayacak kadar akıllı olmalısınız.
  4. Bir işe başlamadan çok iyi düşünmeli, tüm şartları çok iyi değerlendirmeli, gereken hazırlığı tam yapmalısınız!
  5. Kötülerle kötü işlere ortak olmamak için azami gayret sarf etmeli, yine de unutup yanıldıklarımız varsa diye daima tevbekar olmalısınız.
  6. Bir işi hızlı, kolay, etkin yapmanın yollarını öğrenip boşa kürek çekmemelisiniz!
  7. Maddi gücünüzü çok dikkatli kullanmalı, maddi imkânlarınızla kısa zamanda çok iş yapabilmeyi bilmelisiniz!
  8. Zamanınızı heba edenlere asla fırsat vermemeli, ilişkilerinizde orta yollu olmalısınız!
  9. Her arandığında yahut istendiğinde ulaşılabilir olamayacağınızı bir şekilde etrafınızdakilere söylemeli, anlayışsız olanlar için kendinizi ezmemeli ve üzmemelisiniz!
  10. Her geçen gün geriye bakıp, ileri mi geri mi gittiğinizin muhasebesini yapmalısınız!
  11. Yüzünüzde ki, saçınızdaki, bedeninizde ki yılların etkisini doğru okumalı, her geçen gün bir antika eşyadan çok daha fazla değer kazanarak, kalitenizi arttırmayı bilmelisiniz!
  12. Girip çıktığınız, geçip gittiğiniz her yerde kalıcı izler bırakacak bir erdem ve ilme sahip olmak için kendinizi hap hayırda yarışmaya adamalısınız!
  13. Her şey için en doğru zamanın ne zaman olduğu konusunda, Kuran’dan her gece özel eğitim almalısınız!
  14. Ömrünü bereketli geçirmiş insanların neyi, ne zaman ve ne şekilde yaptığını araştırıp öğrenerek, kendi hayatına yenilikler eklemelisiniz!
  15. Ertelediklerinizi tek tek gündeminize alarak, bir bir halletmeli, zihninizi hantallaştıran bu yüklerden kurtulmayı bilmelisiniz!
  16. Bir işe başlarken mutlaka plan yapmalı, zamanı sınırlamalı, acil ya da istemsiz gelişmelerin getirdiği aksilikler yüzünden planınızdan vazgeçmek yerine, hemen yeni bir planlama yaparak işlerinizi yarım bırakmamayı bilmelisiniz.
  17. Aldığınız kararları uygulamakla birlikte vaktinden önce ilan etmeyerek, kem göz ve niyetlilerin şerlerinden sakınmayı bilmelisiniz.
  18. En yakınız olanlarla ve en çok sevdiklerinizle zamanı çok verimli ve hoş geçirerek nefislerinizi dinlendirmeyi bilmelisiniz.
  19. En az malzeme, en az insan, en az güçle en çok nasıl verim alınıra kafa yorup, hiçbir şeyi israf etmemelisiniz.
  20. Zamanın Rabbi için yapılan her işte O’nun yardımını istemeyi unutmamak adına, her işe BİSMİLLAH diyerek başlamalı, daha niyet ettiğiniz anda İNŞAALLAH diyerek Rabbinizi hep hatırınızda tuttuğunuz O’na ispatlamalısınız ki :’Beni anın ki ben de sizi anayım !’ müjdesini hak eden bir kul olabilme şerefi ile bir ömrü afiyet içinde geçirebilesiniz!

‘Daima Allah’a yönelmiş bir kul olmakla , anılası kullardan olmamız duası ile!

SELAM OLSUN YAŞARKEN VE ÖLDÜKTEN SONRA ADINI GÖKLERDE VE YERDE ANDIRABİLENLERE!

Rabbim bizleri ve soyumuzu bu güzide kullarında eyle! AMİN!

Velhamdülillahi rabbilalemin!

 

HAZIRLAYAN: HATİCE DİLEK CENGİZ

Ne? Kime? Ne Zaman Söylemeli?

Ne Söylenmeli?

1. Hayatın amacının ne olduğu söylenmeli
2. Bu amacı nasıl gerçekleştirmemiz gerektiği.söylenmeli
3. Doğrular söylenmeli
4. Bilmesi gerekenler söylenmeli
5. İhtiyacı olan her şey söylenmeli
6. Gerçekler söylenmeli
7. Tehlikeler söylenmeli
8. Helal ve haram olanlar söylenmeli
9. Mubah olanlar söylenmeli
10. İnsanın eşrefi mahlukat olduğu söylenmeli
11. Şeytanın en şedit düşman olduğu söylenmeli
12. Kafir ve münafıktan dost edinilemeyeceği söylenmeli
13. Din kardeşini öz nefsine tercih etmesi gerektiği söylenmeli
14. Akraba ile ilişkimizi kesmemiz gerektiği söylenmeli
15. Allah, Rasulü ve ben bilinci kazanması gerektiği söylenmeli
16. Din bağının kan bağından önemli olduğu söylenmeli
17. Harama yaklaşmamanın önemi söylenmeli
18. İnandım demekle değil inandığını yaşamakla kurtulunabileceği söylenmeli
19. İşleri acil, ahiretlik ve dünyalık sırası ile yapması gerektiği söylenmeli
20. Kadın ve erkeğin farkı ve birbirine ihtiyacı olduğu söylenmeli
21. Büyüğe saygı küçüğe şefkatin önemi söylenmeli
22. Duygu ve düşünceleri kontrol edecek iradenin imanla kazanılabileceği söylenmeli
23. Önce iman sonra Kuran sırasının önemi söylenmeli
24. Allah’tan razı olarak ve Allah’ı razı ederek yaşamayı seçmenin önemi söylenmeli
25. En çok Allah’tan korkmanın ve en çok Allah’ı sevmenin önemi söylenmeli
26. Dinimize ve bize düşmanlık etmeyenlere iyi ve adil davranmanın önemi söylenmeli
27. Kötülüğün, israfın, fuhşun normal karşılanamayacağı söylenmeli
28. Ailenin önemi söylenmeli
29. Anne babalığın bir eğitim gerektirdiği söylenmeli
30. Evlat olmanın sorumluluğu söylenmeli
31. İbadet bilinci ile yaşamanın önemi söylenmeli
32. Allah ile bağını sıkı tutanların dünyevi sorunlarına Rahman’ın kefil olacağı söylenmeli
33. Allah’a adanmış bir hayatta, mal ve canı O’na satarak şehadet diler halde olmanın önemi söylenmeli.

Kime Söylenmeli?

34. Anne ve babamıza
35. Eş ve çocuklarımıza
36. Kardeşlerimize
37. Akrabalarımıza
38. Komşularımıza
39. İş arkadaşlarımıza
40. Mahallemizdekilere
41. Muhatabımıza
42. Müşterimize
43. Evimize girip çıkanlara
44. Evlerine gittiklerimize
45. Yol arkadaşımıza
46. Dostumuza
47. Arkadaşlarımıza
48. Tanıdıklarımıza
49. Anne babamızın dostlarına
50. Öğrencimize
51. Öğretmenimize
52. Hastamıza
53. Danışanımıza
54. Doktorumuza
55. Personelimize
56. İşçimize
57. Amirimize
58. Sınıf arkadaşımıza
59. Zindan arkadaşımıza
60. Asker arkadaşımıza
61. Nöbet arkadaşımıza
62. Erimize
63. Komutanımıza
64. Başkanımıza
65. Çocuklarımızın arkadaşlarına
66. Halkımıza ve hatta komşu halklara

Ne Zaman Söylenmeli?

67. Anne karnında
68. Kucağımıza aldığımız andan itibaren
69. Konuşmaya başladığında
70. Evimizin içinde iken
71. Misafirlikte iken
72. Sokakta iken
73. Akrabalar içinde iken
74. Resmi ortamlarda
75. Ergenlik öncesi
76. Ergenken
77. Ergenlikten sonra
78. Olgunluk çağında
79. Yaşlılığında
80. Sağlıklıyken
81. Hastayken
82. Mutluyken
83. Dertliyken
84. Güçlüyken
85. Zayıfken
86. Zenginken
87. Fakirken
88. Mukimken
89. Yolcuyken
90. Bekarken
91. Evliyken
92. Dulken
93. Suçluyken
94. Suçsuzken
95. Barış ortamında
96. Savaş ortamında
97. Yalnızken
98. İnsanlar arasında iken
99. Rabbimizle iken
HAZIRLAYAN: HATİCE DİLEK CENGİZ

Kuran’ da Allah Dostu Formulü!

1-Yılmayanlar! (Y)
2-Boyun Eğmeyenler! (BY)
3-Zaaflarına yenilmeyenler! (ZY)
4-Sabredenler! (S)

AD=Y+BY+ZY+S

Ey Mucib, Ey Kerim, Ey Latif,
Ey Berr, Ey Rafi, Ey Macid,
Ey Vedud, Ey Tevvab,
Ey Afüv, Ey Bedi, Ey Raşid
Ey Veliyy, Ey Vekil, Ey Muiz olan Rabbim bize ve sevdiklerimize bu şerefi nasip eyle….
Amin!

Hatice Dilek Öztürk
Yaşam Koçu-Gıda Mühendisi-Yazar
e-mail:hdilek.huzur@gmail.com
www.huzuryasamkocu.com

Bir Varmış Bir Yokmuş…

Hayat bir masal mı gerçekten?
İçinde iyilerin ve kötülerin,
devlerin ve cücelerin,
cadıların yahut meleklerin,
dipsiz kuyuların,
göz kamaştıran sarayların var olduğu ve odalarına hapsedildiğimiz, çağdaş yaşam iğnesinde, hep şeytani projeleri üretenlerin laboratuarlarında özel olarak tasarlanmış
‘Ölene kadar uyusun’ niyeti ile aşılanmış, hiç kalkmayan kollarımız,
hiç tutmayan ayaklarımız, ve bir türlü odaklanamayan zihnimiz,
sanki Azrail’i görmeye ayarlı gözlerimiz var bizim.
Habibullah’ın ifadesi ile ‘İnsanlar uykudadır ancak öldükleri zaman uyanırlar!’

Uyku dinlenmek içinse Ey Rabbim biz hiç yorulmadık ki!

İnsan nisyandan türeyen bir kelime ise yani unutkansa, biz seni hatırlatan vahyine hiç kulak, göz ve kalp vermedik ki!

Sen bir oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık derken, biz hiç tenefüsten derse girmedik ki!

Sen kalemle yazmayı öğrettim derken, biz bizi eğiten olarak seni seçmedik ki!

Sen bir dil ve iki dudak verdim derken, biz adınla, adına, adını yani seni anlatıp sana davet etmedik ki!

Sen arıdan, kutan, sinekten misaller verip uyarırken, biz kayadan deve çıksa, deniz yarılsa, ateş suya dönse, bıçak kesmese, çöl çağlasa zemzemle, gök gürleyerek seni ansa, ‘Ey yer suyunu yut. Ey gök sende tut!’ dediğin andan beri bizi adalarına yerleştirdiğin yeryüzünde sana hakkı ile tabi olamadık ki!

Korkular sardığında benliğimizi duaya sığınmadık ki!

Kötü kopyaları olduk birbirimizin,
asırlar öncesinde bize sunduğun insan-kul-peygamber üçlüsünü nefislerimize sindiremedik ki!

Sen acıkmadan yemeyin, doymadan kalkın derken sofradan, biz genişlemiş midelerimizi azla

tatmin edemedik ki!

Sen harama yaklaşmayın, bataklığın etrafı bile tehlikelidir derken biz keloğlanın dev anası gibi ayağımıza bir de taş bağlayıp düştük günah bataklığına,bir türlü çıkamadık ki!

Sen her duyduğunuza, her gördüğünüze, hissettiğinize inanmayın, kulak göz ve kalp sorumlu

derken, biz haberi fasıktan dinlemekten ,okumaktan vazgeçmedik ki!

Evlerimiz ölüler evine döndü, Kur’an okunan, namaz kılınan mekanlar haline sokamadık ki!

Ne işimizde, ne aşımızda, ne düğünümüzde, ne cenazemizde, ne sevdiğimizde,ne nefretimizde, ne itaatimizde,ne isyanımızda, ne gülmemizde, ne ağlamamızda,ne kazanmamızda, ne harcamamızda bir türlü dengeyi yakalayamadık ki!

Biliyorum tüm bu yolların, kaybolmuşlukların, boşlukların, bitmişliklerin, taşkınlıkların ve yalnızlıkların arasında, sen bizi yardımsız bırakmazsın!
Biliyorum Sen merhametlilerin en merhametlisi!

Sahipsizlerin sahibisin…

Tuzak kuranların en hayırlısısın!

Üzerimize oynanan tüm tuzaklarını sen boz, onların tuzaklarında onları boğ, gırtlaklarından mü’min kanı geçirmeye alışmış vampirleri,sen yerin dibine geçir, onların mallarını yok et!

İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helak etme, bizi katından bir güçle destekle, bize indireceğin her türlü hayra muhtacız.

Biliyorum Sen bizi terk etmez ve darılmazsın ki!

Hatice Dilek Öztürk
Yaşam Koçu-Gıda Mühendisi-Yazar
e-mail:hdilek.huzur@gmail.com
www.huzuryasamkocu.com

Kendinizi sevin!

Hem öyle sevin ki!
Ne sizi doğuran anneniz,
Ne neslinizin atası babanız,
Ne doğurduğunuz evladınız,
Ne eşiniz,
Ne kardeşiniz,
Ne dostunuz,
Ne arkadaşınız,
Ne soyunuz sopunuz,
Kimse sizinle O’nun arasına girmesin!

Herkese olması gerektiği kadar değer verin. Allah’ın, “Hürmetler karşılıklıdır” dediğini; “Size düşman olana dostluk yapın, bir de bakmışsınız ki dostunuz oluvermiş” diyerek barışa davet ettiğini, “Eşleriniz ve çocuklarınız imtihan sebebidir, sabredenleri müjdele” dediğini (yani ailenin imtihan olduğunu) bilin. Eğer Allah’a ve Rasûlü’ne düşmansa, en yakınımız da olsa sevmememiz gerektiğini bilin. Peygamber’in, “En çok kime hürmet edeyim?” diye sorana, “Annene, annene, annene sonra babana” dediğini hatırlayın. Ama en önemlisi kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın. Şirk en büyük zulüm, unutmayın! Ellerimizle işlediklerimiz yüzünden gelecek, başımıza gelenler. Kendinize bakım yapın. Kırılan, dökülen, yıpranan neyiniz varsa onarın. Ve ayağa kalkın. Gözünüzün içine aynada bakın. Sonra kendinize “O senden razı mı?” diye sorun. Cevap hayırsa, artık hiç değilse siz, kimse bilmiyorsa, bilmediyse, siz kendi kıymetinizi bilin. Ölüler şehrinde dirilin, Kur’ân’ın hakkını vererek okuyun. Canı canana emanet edin!

Hatice Dilek Öztürk
Yaşam Koçu-Gıda Mühendisi-Yazar
e-mail:hdilek.huzur@gmail.com
www.huzuryasamkocu.com

Bu Yürekçe!

BU YÜREKÇE

Güven verilir ve hissettirilir, telkinle güvendirmek mümkün değildir!

Bekletmek yüreğe ağır geleceğinden, insaf ehlinin işi değildir!

Dinlemek erdemin, susturmak nezaketsizin işidir!

İnanmak kalbi, ispatı kavli değil sadece, bedeni de bir duruş sergileyebilmektir!

Sevgi Rahmani bir ayettir gökten iner lakin, samimiyet toprağında ancak sürgün verir!

Kimin gerçekte ne istediği elbet sözünden değil, özündekine rağbetinden bellidir!

Hatice Dilek Cengiz

26.04.2017

Kardeşçe Bir Tavsiye!

Taktir etmeyi bilenler, takdir edilenlerdir!

Velev ki hiç takdir görmeyen biri iseniz İbrahimi bir misyon yüklenme vaktiniz gelmiş demektir.

Haydi gördüğünüz ya da duyduğunuz her hayırlı işi taktir etmeye başlayın!

Gülümsemek sadaka ise gülümsetmek değil midir sizce?

Hatice Dilek Öztürk
Yaşam Koçu-Gıda Mühendisi-Yazar
e-mail:hdilek.huzur@gmail.com
www.huzuryasamkocu.com

Ne zaman bir melek kanadını takıp uçmaya hazırlansa, yanında uzun sakallı bir adam beliriyor. Onları yanına alıyor, acılarını dindiriyor, iyileştirebildiklerini iyileştiriyor. Başaramazsa onlar cennete giderken yanı başlarında duruyor.

Muhammed Bzeek ölümcül hastalığa yakalan çocukları evlat ediniyor, onlara bir ev, baba ve huzur içinde bir ölüm veriyor. Muhammed 62 yaşında. 1978’de memleketi Libya’dan ABD’ye gitti. Şikago’da elektronik mühendisliği üzerine eğitim aldı.

Şehir değiştirdi, Los Angeles’ta çalışmaya başladı. Şehirle birlikte hayatı da değişti. Bu değişimin tam ortasındaysa âşık olduğu kadın vardı.

Muhammed, Amerikalı Dawn’la çalışırken tanıştı. Dawn Ailesi’nden öğrendiği bir geleneği yaşatıyordu, 1980’lerden beri çocuk evlat ediniyordu. Hatta çocuklar için bir bakımevi bile açmıştı.

Muhammed onu ve çocuklarını çok sevdi. Çift evlendi ve evlatlarına evlat kattı. Dawn ve Muhammed, 1995’te önemli bir karar aldı, artık sadece ölüm döşeğindeki çocukları evlat edineceklerdi.

O tarihten sonra evlerinin kapılarını hastanelerde, soğuk odalarda ölümü bekleyen onlarca çocuğa açtılar. Çocuk ve ölüm kelimelerinin bir araya geldiği ve sözün bittiği noktada Muhammed’i dinleyelim:

“Eşim 3 sene önce hayatını kaybetti. O hastalandıktan sonra işi bıraktım, çocuklar ve onunla ilgilenmek için… Eşim öldükten sonra da çocuklara tek başıma bakmaya başladım. Şimdiye kadar 80 çocuğa baktık, 40’ı hastaydı. Maalesef çocuklarımdan 10’u evimde hayatını kaybetti.”

‘KİMSE ONLARI İSTEMİYOR’

Ölüm döşeğindeki evlat edinmeyi neden tercih ettiğini de şöyle anlattı:

“Kimse onları istemiyor. İnsanlar ölümden korkuyor. Çocuklarının evlerinde ölmelerini istemiyorlar. Bakımları da zor. Onları hastane odalarına terk ediyorlar. Ama birisi onlara bakmalı. Çoğunun annesi alkol ya da uyuşturucu bağımlısı. Çocuklarını öylece terk ediyorlar. Hastanede de çocuklar sevgi dolu bir ortamda kalmıyorlar. Ancak bir evde kalırlarsa, aileleri olursa gerçek bir sevgi alıyorlar. Onların bana her zamankinden fazla ihtiyacı var. 10 çocuğumun hepsinin öldüğü zaman ellerinden tutuyordum.”

‘MÜSLÜMAN YAPTIĞI İYİLİĞİ ANLATMAZ’

Basının gözleri üzerine çevrilince Muhammed hayli şaşırmış… “28 yıldır çocuklara bakıyorum. Hayatımı çok özel yaşarım. Benimle ilgili haberler çıkınca arkadaşlarım da çok şaşırdı. Camidekiler ‘Yaptıklarını bilmiyorduk’ dediler. Yıllardır gittiğim marketin kasiyeri beni görünce ağladı. Bu normal çünkü bir Müslüman yaptıklarını anlatmaz. Kimseden teşekkür beklemiyorum, beni ödüllendirirse ancak Allah ödüllendirir.”

TEK BİYOLOJİK ÇOCUĞU VAR, O DA HASTA

Muhammed hem teşekkür beklemiyor hem de kendi deyimiyle Allah’tan gelen hiçbir şeye itiraz etmiyor. Sadece tek bir biyolojik çocuğu var.

Kadere bakın ki, o da gelişim bozukluğundan mustarip. 19 yaşında ancak 4 yaşındaki bir çocuğun bedenine sahip. Muhammed tekerlekli sandalyedeki oğlunu üniversiteye bırakıp döndüğünde ise onu evde evlat edindiği 6 yaşındaki kız çocuğu karşılıyor. Bzeek’in evlat edindiği çocukların çoğu yaşama tutunmayı başardı.

Ama Muhammed çocuklarla iletişimini hiç koparmadı: “Bazıları şimdi üniversiteye gidiyor, bazıları evlendi bile hatta çocukları var! (gülüyor) Mesela 30 yaşında olan çocuklarımdan biri bana hâlâ baba diyor.”

TRUMP’A KARŞI ÖRNEK GÖSTERİLİYOR

Muhammed uzun sakallı, düzenli olarak camiye giden Libya asıllı bir ABD vatandaşı. Peki hiç ayrımcılığa uğradı mı, özellikle de ABD’de artan göçmen ve Müslüman karşıtlığından sonra? Bu soruya Muhammed’in cevabı siyasetin, insani duygular karşısında nasıl çaresizleşebildiğini gösteriyor:

“Evet zaman zaman ayrımcılığa uğradım. Fakat hikâyem haber olduktan sonra çok güzel şeyler duydum. Pek çok yetkili bana ödül verdi. Başkan Trump’ın yasak koyduğu ülkelerden biri benim memleketim Libya’ydı. Çevremdeki pek çok kişi Trump’a ‘Utan ve git Muhammed’in hikâyesini oku’ diye tepki gösterdi.”